10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i Çankaya'dan uğurluyoruz. Sezer, Çankaya'da görev yaptığı 7 yıl 3 aylık süre boyunca büyük Atatürk'e yaraşır duruş sergiledi. Bu yönüyle tarihteki yerini alacaktır. Sezer, sağlam kişiliğe sahip bir devlet adamıydı. Siyasi rüzgârlara göre eğilip bükülmedi. Atatürk'ü ve Anayasa'yı esas alarak çalıştı. Anayasa'da bulunan, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesini ve temel nitelikleri özenle korudu. Ettiği yemine sadık kaldı. Sezer'in Atatürk'ü çok iyi anlamış bir devlet adamı olduğunun kanıtı, “laiklik” ve “ulus” anlayışıydı. Cumhurbaşkanı olarak, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin bu iki temel üzerinde yaşam bulduğunun bilincindeydi. “Laiklik” ilkesinin ve “ulusal birliğin” korunmasında büyük titizlik gösterdi. Bu iki temel ilkenin zedelenmesine, delinmesine izin vermedi. Popülizm uğruna, bu ilkelerin esnetilmesini tartışmaya dahi açmadı. Bu yönde gelen iç ve dış baskılara ödünsüz biçimde karşı durdu.
Tarafsızlık Cumhurbaşkanı Sezer'e son dönemlerde yöneltilen eleştirilerin başında “tarafsız” davranmadığı eleştirisi geliyordu. Bu eleştirilerin kaynağı, “türban”, “YÖK”, “rektörler” ve atamalardaki tutumuydu. Sezer'in bu konulardaki tutumumun kaynağı ise, “laiklik, Atatürk ilke ve devrimleri”ydi. Cumhurbaşkanının tarafsızlığı”ndan ne anlamak gerekir? Cumhurbaşkanı hangi konularda tarafsız, hangi konularda “taraf”tır? Cumhurbaşkanı, ettiği yemindeki konularda, Anayasa'nın uygulanmasında ve Anayasa'nın dayandığı Atatürk ilke ve devrimlerinde taraftır. Bu konularda taraf olmak görevidir. Sezer'in de yaptığı bu olmuştur. Yasaları ve atama kararnamelerini Anayasa'ya, laiklik ilkesine göre incelemiş ve kararını öyle vermiştir. Bu konular dışında hükümetin icraatına engel oluşturmamış, güçler ayrılığı ilkesine özen göstermiştir. Hükümetin yetki alanına giren alanlarda politika oluşturmasına karışmamıştır. Anayasa'ya aykırı olmadıkça hükümet işlerine müdahale etmemiştir. Sezer, siyasi rol çalmaya hiç tenezzül etmemiş bir devlet adamlığı sergilemiştir. Sezer'e yöneltilen “Uçağına işadamlarını alıp yurtdışında pazar aramadı” diye özetlenecek eleştiriye gelince. Sezer, bu tür işlevlerin Başbakan'a ve hükümete ait olmasını düşünen bir anlayışa sahipti. Cumhurbaşkanı'nın ekonomik veya siyasi olsun, sadece ulusal girişimlerde rolü ve görevi olduğuna inanıyordu. Nitekim bu anlayışa uygun davrandı.
Örnek kişilik ve yaşam Cumhurbaşkanı Sezer ve ailesi, mütevazı yaşamlarıyla da topluma örnek oldular. Ne Sezer ne de aile üyeleri en küçük bir zaaf göstermediler. Yaşamlarında hiçbir lüks yoktu. Hiçbir ayrıcalık istemediler. Çankaya Köşkü'nde halktan biri gibi yaşamlarını sürdürdüler. Çocukları yaşamlarını çalışarak sürdürdüler. Ne fırsat bu fırsattır diye ticarete atıldılar ne iş takibinde ne de medyaya poz verirken görüldüler. Cumhurbaşkanının çocukları olmanın bilinci ve sorumluluğu içinde davrandılar. Cumhurbaşkanı'nın eşi Semra Sezer de Çankaya'da 7 yıl 3 ay boyunca örnek tutumuyla hep takdir topladı. Bir cumhuriyet öğretmeni olarak, eğitim-öğretim alanında -özellikle yoksul kesimlere dönük faaliyetlere- öncülük etti, katkıda bulundu. Ancak, bunu reklam olsun diye, kameraların karşısında göstererek yapmadı. Övünmedi, alkış beklemedi. Sezer ve ailesi, Çankaya'da ve halkın gönlünde iyi bir iz bırakarak ayrılıyorlar. Bundan sonraki yaşamlarında Sezer ve ailesine sağlık ve mutluluk diliyoruz
adresindeki site Türkçe hariç birçok dil arasında çeviri yapıyor. İspanyolca Almanca metni ingilizceye çevirtmek mümkün. Bazı ufak tefek şeylerde işe yarar. Zaten İngilizceyi de Türkçeye çeviren programlar mevcut, faydalı olur.
Bugün akşam üzeri İstinye'den tekneyle Paşabahçe'ye geçerken iyi bir tekne vardı, kaptanına sordum. Pazar günleri müsait oluyormuş ama masraflı. 35 kişi kapasiteli imiş. Tam dolsa adam başı 20 lira gibi bir rakam ortaya çıkıyor. Az kişi ile kişi başı rakam da artar doğal olarak.
ayşegül, ankete henüz oy atmadım. Duyguların kökeninde ne yatar, psikoloji mi kimya mı diye soruyorsun. Acaba bu üçünün birbiriyle ilişkisiz olabilmesi mümkün mü? Beyin kimyasına bağlı olarak insanın bir istek duyması, sevmesi ile psikolojisi de değişmez mi? Yada psikolojiniz kötü de olsa iyi imiş gibi davranıp dışa yansıtmadığınızda, duygularınız değişmez mi? Değişeceği söylenir. Bence her ikisi de yatar kökeninde..
Bu aslında eski bir konu, 1 yıllık. Konu başlığı çok iddialı, ilgi çekici bir başlık hakikaten, ama içerik farklı evet, doğaldır. Bence köyün bakkal ve net cafe gibi sorunları yok, varsa bile derneklik sorunlar değil. Kurulmuş olan bu site amatör ve gönüllü bir oluşum. Kuranların üye olanların zaman vb katksıyla bu hale geldi, daha da güzel olmasını diliyoruz. İnternet ortamı da pek ala, sorun varsa paylaşılması fikir yürütülmesi ve çözülmesi için çok iyi bir platform, tabii insanlar katılıp muhatap alırlarsa. Yada internet kullanmayı bilen katkı yapabilecek yeterince insan varsa, uzak durmazlarsa. Herkesin keyfiyetine uyarsa.. Dernekte yapılmışı bir iki toplantıda tutulan notlarla sitede bir iki konu var. Konular az çok aktarılıyor siteye
Kan verenlere kızılay bir kan sigorta kartı vermekte, bu kart ilerde siz veya aynı soyadını taşıyan bir yakınınıza kan ihtiyacı olursa, ücretsiz yada daha uygun koşullarda kan ihtiyacınızı temi etmeye yardımcı olmakta imişler. Ben de bir sigorta kartı var, 10 yıldır ortalama yılda bir kan vermeye çalışıyorum diyebilirim.
Eren imza konusunda yüksekliğe dikkat etmeli. Nasıl, çok uzun bir imza olması uygun değilse imzanın orantısız olması de uygun değil. Farzet bir konuya aynı sayfada 4 mesaj attın, sayfayı okuyan aynı resmi 4 kere görmemeli.. Eğer paylaşacağın fazlaca resimler varsa ayrı bir konuda onları verebilirsin.
Photo Editör vb bir program kullanarak, çözünürlüğü Yükseklik=1, Genişlik=4-5 gibi bir şekilde oranla.. Yani çözünürlük 100×400, 125×500, 100×500 vb olsun. Bunun için resize, cut paste vb resim programı araçlarını kullanabilirsin..
SAMSUN (İHA) – Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hatice Güz, bilim dünyasının aşkı sorguladığını belirterek, aşkın psikotik bozukluğa benzediğini söyledi.
“Aşk dediğin laftır derler” sözünü hatırlatan Doç. Dr. Hatice Güz, “Bir çok bilim adamı, 'Gerçekten aşk laf mı, hastalık mı, gerçek bir duygu mu?', 'Neden daha çok ergenlikte veya orta yaş krizinde aşkın adı geçiyor?', 'Neden aşık olunca kalp hızla çarpıyor, aşık olanın başı dönüyor?', 'Aşk ve erotizm ayrı mı, aynı mı?' sorularının cevabını arıyor. Aslında önemli olan kişinin kendinin ne düşündüğüdür” dedi.
Aşkla ilgili bir çok öykü bulunduğunu, bunlarda anlatılan kısımların aşıkların birbirine kavuşana kadar geçen sürecinin anlaşıldığını dile getiren Doç. Dr. Güz, aşkı için dağları delip kavuşan sevenlere ne olduğunun anlatılmadığına dikkat çekerek, “Dolayısıyla sevenler kavuştuğunda da aşk sürecek mi bilinemez. O zaman şu soru akla geliyor, aşk idealleştirmek midir? Felsefeci Freud'da dahil bazı bilim adamları aşkın idealleştirme olduğunu söylemiştir. Yani kişinin karşısında kafasında kurduğu biri var ve aslında ona aşık oluyor. Gerçek beraberlikte ise ne kadar o kişiye benzediği görülüyor. Herhalde bunun için aşkların sonu yazılmıyor” diye konuştu.
Aşk ile sevgi arasındaki farkı sorgularken, “Aşkta abartılı bir tutku vardır. Tutkunun içinde de cinsellik. Karşı tarafı özlemek, sürekli onunla meşgul olmak, kendi hayatınızı onunkiyle birleştirmek istenir. Sevginin içindeyse şefkat ve hoşgörü vardır. Aşk belli bir süre sonra biter” diyen Doç. Dr. Güz, araştırmalarda da bunun ortaya çıktığını vurguladı.
“AŞKIN ÖMRÜ 3 YIL” Birbirine kavuşanların aşkının 3 yılın sonunda sona erdiğine işaret eden Doç. Dr. Güz, “Burada aşk ya sevgiye dönüşüyor ya da bitiyor. Kişiler birbirini tanıdıkça, başka yönlerini gördükçe, aslında yüceleştirdikleri kişinin gerçek yönlerini de kabul etmek veya etmemek durumunda kalıyor. Bu nedenle aşkı psikotik (şizofreni gibi bir hastalık) olarak görenler de var. Psikotik bozuklukta kişi hayal ve gerçek olanı ayırt edemez. Aşkta da böyle bir durum var” şeklinde konuştu.
Günümüzde aşkın biyolojisini anlamak için bir çok araştırma yapıldığını ve aşık olanlar ile olamayanların incelendiğini açıklayan Güz, sonuçta aşkın obsesif(takıntılı) kompulsif bozukluğa (saplantı-zorlantı bozukluğu) benzer bir durum olduğu kanısına varıldığını ifade etti.
Saplantı-zorlantı bozukluğunda olduğu gibi aşık olanlarda da serotonin adı verilen maddenin düşük olduğunun saptandığını vurgulayan Güz, şöyle devam etti:
“Normal kişilerle karşılaştırıldığında aşık olanlardaki serotonin düzeyinin yüzde 40 oranında düşük olduğu görülmüş. Aşıklarda mutluluk hormonu olarak serotoninin azalmasının yanı sıra dopamin denilen bir diğer beyin maddesi de değişikliğe uğruyor. Dopamin heyecan, istek, motivasyon gibi olayların dengesinde önemli bir madde. Bilim adamları şu anda 'Acaba insanların aşık olduğunda aklını yitirmesinin nedeni bu mu?' diye soruyor. Kişinin yetiştiği ortam, çocukluktan itibaren aldığı ve öğrendiği davranış kalıpları, bunlarla beraber kendi kişilik özelliklerinin getirdiği bazı davranış biçimleri ve beyin kimyasalları hepsi yoğrularak aşk denilen olgu varlığını hissettiriyor.”
Yazıdan bir satırda aşk nedire cevaben, “aslında önemli olan kişinin kendinin ne düşündüğüdür” , deniyor. Ne olduğunu sorunca verecek isim tükenmez derler ya o hesap. Başka bir yerde de bir şair aşk için, şiir ile ilinti kuruyordu.. Aşk olunca şairlik, şiir yazma okuma hevesi artarmış diye..
ya videoyu izledim de gerçekten gününüz çok güzel geçmiş , imrendim yani…
Eren, sen de seneye katılırsın artık pikniğe. Ama seneye kadar da, yödaderce yapılacağı duyurulan etkinliklerden, farklı yörelere özgü halk oyunları çalışmalarına katılmayı düşünebilirsin; videoda görüldüğü gibi güzel oyunlar çıkaran ekiplerin birinin üyesi olursun belkide.. Kim bilir.. Köyden gelince düşünürsün artık..
Moderatör seçimi için şu nokta da önemli: Moderatör adayı arkadaşların ders başarı durumlarının böyle bir görev nedeniyle olumsuz etkilenmemesi. Yani, öğrenci moderatörlerin derslerine daha sıkı çalışmaları arzu ediliyor.
MSN şifrelerinizi çalanları nasıl tespit edeceksiniz? Kişisel haberleşme ve sohbet programı MSN şifresi çalınanlara iyi haber. Ankara Adliyesi, MSN şifresinin çalındığı iddiasıyla kendilerine yapılan başvurularda olumlu sonuçlar aldıklarını belirtti. Teknolojinin yaygınlaşmasıyla internet üzerinden yapılan haberleşmelerde büyük oranda bir artış meydana geldi. İnternet üzerinden yapılan haberleşmelerin büyük bir bölümünü de kullanıcıların karşılıklı kullandığı MSN programı oluşturuyor. Ankara Adliyesi Cumhuriyet savcıları, son dönemlerde kendilerine ’MSN şifremi çaldılar’ şeklinde başvuruların yapıldığına dikkat çekerek, “MSN şifresini kimin çaldığını ve kullandığını kısa sürede tespit edebiliyoruz” haberini verdi. MSN şifre hırsızları hakkında bilişim suçlusu işlemleri yaptıklarını belirten yetkililer, MSN şifresini çalanları nasıl yakaladıklarını da şöyle anlattı: “Microsoft Corporation’un Türkiye Temsilciliği İstanbul’du. Bu şirkete yazı yazarak, şifresi çalınan kişinin adresini kullanan kişilerin IP numaralarının tarih, ve saat detayları ile birlikte savcılığımıza gönderilmesini rica ediyoruz. Yaptığımız başvuru üzerine şirket, IP noların, tarih ve saatlerin olduğu dökümü bize gönderiyor. Daha sonra IP noları, karşısındaki tarih ve saatleri İl Telekom Müdürlüklerine göndererek kullanıcıları tespit ediyoruz”
Sitenin tasarımı arama motorları için optimize edilmiş olsa daha önde çıkar sanırım.. Biraz da tam rayına girse format ve linkler yine daha çabuk çıkar.. Ana sayfa arama motoru dostu formatta olmalıymış. İlginç olan yesilyurt diye dns sadece biz de olduğu halde diğer siteler önlerde çıkmakta.. Bunun açıklaması google ın arama sonucu listeleme kriterlerinde bulunabilir. Google hikayesi adlı bir kitapta bir şeyler yazıyordu: Sayfa aramada önde çıkması için ne olmalıymış? –O sayfada çok link olmalıymış, -o sayfayı çok sayıda başka site linklerinde vermeliymiş, –o sayfayı tıklayan sayısı çok olmalıymış, -Hazırlanan web sitesinin key words=”elma, armut, köy, kasaba, mahalle, kahve, .., inek, koyun, ..,vb” listesindeki siteyle ilgili anahtar kelimeler önemliymiş; sitenizde elma armut bilgisi varsa mesela , key wordlar google a bu adresi arama sonucu çıkarmada yardım edermiş.. gibi kurallarla puanlama yapılır arama sonucundaki sıralama belirlenirmiş.
Arama motoru dostu bir site olmanın yanısıra belirtilen iki üç madde de önde çıkmakta..
Resimleri ileten Ebru'ya teşekkürler.. http://yodader.yesilyurt.org/GenclikSoleni2007 adresinde biraz daha büyük boyutta görülebilir. Resim boyutu ve linkleri henüz ilk resimler gibi ayarlarken, çözünürlük daha büyük olduğu halde forum yazılımı otomatik bir sınırlama koyuyor, [im g ] tagi http://olarak değiştiriliyor. Sanırım lubiyama forumda bir güncelleme yaptı, sonra da bu kısıtlama geldi.. Admin lubiyamanın dikkatine.. O yüzden de mesaja ek olarak verdim resimleri
Anıl teşekkürü gösteriyi hazırlayanlara etmek gerek, ama nasıl.. Seneye yapacakları 3. şölene gitmek için şimdiden niyetlenerek..
Daha iyi fotolardan haber de yok, http://www.yoredanslari.com sitesi de çalışmıyor, dns kaydı yenilemesi ödemesi vaktini geçirmişler galiba.. Yoksa genelde insanlar dernekler böyle etkinliklerden sonra tazesiyle webe bir iki foto haber eklerler.. Ya da belki şölene gelmiş gazeteci vardır, haber olmuştur?
O yalnız resimli soyağacı yapıyor, biz resimsiz ama kızları da bulunduran bir çalışma yapmayı hedeflemiştik. 1996 yılında dernek tarafından hazırlanmış 14 sayfalık soyağacının güncellenmesi, büyümesi gibi bir hedef vardı 1 yıl önce. 14 sayfanın bazılarının güncel bilgileri toplandı, ama bilgisayara geçirince çok büyüyor, basılı bir kitap benzeri bir formatta olması mümkün olmuyor gibi. İşler bir şekilde kilitlenmiş durumda..
Baris eklenti çalışıyor, tebrik için teşekkürler, forumu kuran ve ayakta tutan admin lubiyama sağ olsun.. 5p4CZqfhvT4 adli youtube video numarasını seçip, mesaj gönderdeki you tube düğmesine basmalısın. Sonra da, [you tube=425,350]5p4CZqfhvT4[/youtube] benzeri bir yazı olup üstteki gibi video çalışıyor.. Eklentiyi tekrar dene, çıkmaz ise linkini ver edit edip biz de deneriz. Bu arada türkü linkinde verdiğin video da tüm html satırını youtubet tag ları içine almışsın, düzelttim şimdi çalışıyorlar..
Yüksek Yüksek Tepelere Yüksek yüksek tepeler ev kurmasinlar Asri asri memlekete kiz vermesinler Annesinin bir tanesini hor görmesinler
Uçan da kuslara malum olsun Ben annemi özledim Hem annemi hem babami Ben köyümü özledim
Babamin bir ati olsa bise de gelse Annemin yelkeni olsa uçsa da gelse Kardeslerim yollari bilse de gelse……
Uçan da kuslara malum olsun Ben annemi özledim Hem annemi hem babami Ben köyümü özledim
TÜRKÜNÜN HİKAYESİ
Eski zamanlarda Malkara’da 15 yaslarinda Zeynep isimli güzel bir kiz vardir. Bir gün köyde Aga’ni bir dügünü olur. Dügünde eglenceler ve at yarislari yapilir. At yarislarina uzaklardan gelen Ali adinda bir genç te katilir. Ali gönlünü dügünde gördügü Zeynep’e kaptirir. Köyüne dönünce babasina Zeynep’i istetir. Ali’nin Köy’ü uzak oldugundan Zeynep’in ailesinin pek gönlü olmaz ama gönüllü gönülsüz verirler. Dügün yapilir, Zeynep Aili’ni köyü’ne gelin gider. Ancak ailesinden ayri olmaya alisik olmayan Zeynep tam yedi yil ailesini göremez. Içindeki hasret büyüdükçe türküler yakmaya baslar, dügünlerde söyler. Zeynep’in kocasi Ali’de bu duruma aldiris etmez, yeri geldilçe Zeynep’i döver, O’nu hor görür. Zeynep üzüntüsünden hastalanip yataklara düser. Çevredekiler en sonunda dayanamayip Zeynep’in anasini, babasini çagirirlar. Annesi babasi geldiginde Zeynep onlara bu türküyü mirildanir ve bir daha da iyilesemez. Bu duruma çok üzülen çevresindeki halk bu türküyü dilden dile günümüze kadar aktarmistir.
Aslında bu anketi açarken, Türkiye dışından katılan kim var kim yok kaba taslak biliyordum. Bir kere Yasemin, Esra, Levent abi, Hakan ve babası Hulusi amca Almanyadan ziyaret ediyor siteyi. Geçen yazdan hatırladığım bir arkadaş Amerikada galiba güneyinden, forum kayıtlarında rasladığım bir arkadaş Rusya federasyonunda iken kaydolmuş. gürkansinel ordu'dan, soneroskay ankara'dan katılıyor, diğerleri de istanbul. Buraya kadar bildiğimize göre sitemize dışarıdan katılan az, internet erişimli fahri ve diğer yesilyurtlular, istanbul dışında az demekki. Sitemize katılan diğer üyeler de henüz anketi görüp oy vermiş değiller sanırım. Bi zahmet bu konuya tıklayan herkesi bir de ankete tıklamaya davet ediyorum..
Anıl sana bir görev. Yazın bu kitabı al ve okuyup bize bir özet yaz, burada paylaş. Okuduktan sonra, kitap tanıtımı, özeti yapmak güzel bir şey. İleride hem kendin hemde forum üyeleri içn bakacak bir referans olarak kalır. Bu aralar kitap okursam bir tanıtımda ben yapacağım. Herkes 1 kitap tanıtsa bence güzel olur.. Anıl öncülüğü sen yaparsın artık.. kigem e kadar da gitmişsin zaten..
Bu da sakat bir program, dikkat edin.. Hem anıl bilen biri, niye kendi kendine msn.exe atsın şaka için, gidicen başkasının programlarına amaç dışı program yerleştirecen de şaka olacak. İsteyen kendi evindeki diğer kullanıcılara uygulasın, ama başkalarına değil. Kullandım işe yarıyor diyen varsa, yazsın..
Bu tip şakaları onaylamıyorum, insanların işlerini yapmasına engel olabilir. Bazılarının içinde trojan virus vb şeyler olabilir, kontrol etmeden kimse yüklemesin bir yerlere derim..
Kimileri de eczaneden vazelin benzeri bir şey alıyorlar. Çocukların elini sabunla yıkama yerine o pahalı maddeye sürüyorlarmış. Acaba sabun kadar etkili midir? Dezenfekte etmesi yeterli midir?
Sitenin 1. yıl dönümü de olsa, öncesinde bir takım başlangıç tarzı çalışmalar 2-3 sene öncelerine dayanıyor diye hatırlıyorum. Ama bu sefer, toplu halde ve ortak çalışılarak bir site oluşturuldu. İlk defa kurmak kolay olabilse de, devamını getirmek ayakta tutmak daha çok çaba ister. 1. yıllık dönemde admin arkadaşımız lubiyamanın çok emeği geçmiştir. Kendisine teşekkürler.
Bana öyle geliyorki, geçen sene yapılan piknik benzeri bir etkinlik yaza doğru olabilir. Mayıs sonrası Haziran gibi..
Ozan vatandaş ve yurttaş eşanlamlı diye biliyorum. Sözlükte öyle söylüyor. İkisi vatan ve yurt kökünden türemişler, orada yaşayan da vatandaş ve yurttaş oluyor. İngilizcesi de citizen diye geçiyor. Aralarında bir fark görüyorsan, farklı kullanıldığı yerlere örnek vererek anlatmak gerekir.
Buna biraz benzer bir hikaye geldi aklıma. Dary Farber'ın yabancı dil öğrenme yöntemleri kitabından. Kitabın yazarı 20'ye yakın dil bilen biri ve dil öğrenmede kelime ezberleme vb kendi deneyimlerini aktarmış. Kelime ezberleme için yabancı kelimenin kendi dilindeki kelime ve anlamıyla benzeştiği hikayeler kurmayı öneriyor. Kelimemiz: “to cheat” : aldatmak anlamında, birini aldatma, kandırma, eşini aldatma, sınavda hile yapma vb anlamı var. Okunuşu “çiit” . Hala bilmiyorsak, nasıl ezberleyelim bu kelimenin anlamını? Bir hikaye ile.
Aldatmak (to cheat) Bir çiftçi varmış, bahçesinde sebze yetiştirirmiş. Ama sürekli olarak komşunun inekleri onun çitini geçip sebzeleri yermiş. Çiftçi de kızmış, sonunda bahçeyi tellerle çevirmiş, tellere de elektrik vermiş. İnekler bir iki elektrikle çarpılınca artık bahçeye girmez olmuşlar. Çiftçi de tellerin elektriğini kesmiş. Elektrik kesildiği, artık tehlike olmadığı halde, eskiden çarpan elektriğin korkusuyla inekler çitlere tekrar yanaşmayı akıllarından bile geçirmemişler. Her nedense, belkide maymunlara benzer olarak, yavruları da bu çitlerden uzak durmayı öğrenmiş büyüklerinden.
Hikayemizden çıkan sonuç, çiftçi aldatmaca bir çiit (cheat) kurdu, ve inekleri aldattı. Böylece, cheat fiilinin anlamının aldatmak olduğunu aldatmaca çit hikayesinden hatırlarız. Hikaye kitaptan alıntı olup, eksik yerleri maymun hikayesinde esinlenerek tamamlanmıştır. Bu hikayeden bir kelime öğrenenler parmak kaldırsın..
Ozan medya içinde tamam bu gerçekleri yansıtıyor, beklediğim arzu ettiğim gibi yazıyor diyebileceğin bir gazete tv var mı? Cevabın olumlu olması çok düşük olasılık tahminim. Bir de şu var, hiç bir şey olmadı, haber değeri olan bir şey yok da medya mı bir şey üretiyor? Ortada medyanın yansıttığı haberler var, veya bazı haberleri öylesine yansıtma görmezlikten gelme, kendine göre gösterme tavrı var. Herkesin beğenmesi de mümkün değil..
adresinde de thief adlı satranç oynama arabirim programı var. Bu programla kayıtlı bir kullanıcı olarak bir çok sunucuya bağlanılıp satranç oynanabilir.
Bu 5 maymun hikayesi psikolojik olarak da önemli mesajlar veriyor. Ama sorun şu ki, insan bu hikayeleri okuyarak konuya ilişkin tespit yapsa da, maymunların ittifakı olayların akışınının farklı bir yöne kayması için gerekli irade ve isteğin yeterince gösterilebilmesine engel olabiliyor. Örnek olarak tembel öğrenci, 5 seferdir yapamadığı bir probleme karşı, içinde zaten yapamayacaksın boşver engeline takılabilir. Benzeri örnekler çoğaltılabilir. Nedense bu tip hikayeler ya okullarda öğretilmiyor, ya da ben hatırlamıyorum.