Bu sene 5 günlük bayram tatilimi büyüklerimin ellerini öpeyim, geçmişe,göçmüş ,annem, kardeşim ve akrabalarımın dostlarımın mezarlarını ziyaret edeyim diye köyde geçirmeye karar verdim.
Uzun bir otobüs yolculuğundan sonucu memleketime vardım.
GÖRDÜKLERİM
On bir yıl uğruna hizmet verdiğim ilçemizi gördüm.Kaderine terkedilmiş fazla değişikliğe uğramamış hala yolları çamurlu otobüs terminalini gördüm. Terminalde İstanbul’a yolculuk yapacak insanların telaşlarını gördüm.
Saat on bir de Yeşilce’ye geldim aynı telaşı orada da gördüm.Kışlık yiyecek için hazırlanmış pancar çuvallarını , süzme torbalarını, patates çuvallarını,ekmek çuvallarını gördüm.
Kırk yıl önce gittiğim eşek meydanına çıktım.
Topcam ve çevresini ,Kızılağaç yaylası ve çevresini, Beyağaç,Yeveli,Gülpınar,Yağmurlar, Konacık,Kale,Çerçi,Celal,Beyseki, Doğancam,Sarıca,Dursunlu,Güzle köylerini Iğdır ormanını ve çevresini gördüm.Bir doğa harikası ; toprak yeşil yapraklar sarı ,kırmızı ,yeşil renge bürünmüş sanki kışa hazırlık yaptıklarını gördüm.
Kabaktepe’de,sulakta önceleri yarışarak biçilen şimdi biçilmeyen diz boyu otları gördüm.
Uğruna insanları kayıp ettiğimiz şimdi ormana terk ettiğimiz Berili yurdunu gördüm.
Kabak tepede yıkılmış ev duvarlarını duvarlar arsında kalmış anıları gördüm,hissettim.
Önceleri geçit vermeyen şimdi ise gel de beni gör diyen gürleşen Eğircesu ormanlarını gördüm.
Cambaşı yaylasını gördüm.Betonlaşmış yapıları,mazota su katarak bizi yollarda bırakan sahtekar insanları gördüm.
Mavi ile kırmızının; sarı ile yeşilin kaynaşıp dertleştiği o güzel doğa harikası yaylamızı gördüm.Sakız topladığımız ,odun çektiğimiz ormanları uzaktan izledim ;çocukluğumu gördüm.
Yayla içerisinde evlerin tel örgüyle ,tahta ile çevrildiğini gördüm geçmişi hatırlayıp bu güne baktım.
Ey yayla komşuları!Tüm evlerin etrafını dikenli telle ,tahtayla,duvarla çevirin sadece bir insanın geçebileceği labirent yollar bırakın acaba daha mı güzel olur?
Yayla içinde tutsak insanlar, kırlarda gezen özgür hayvanlar manzarası oluşmaz mı?
Yayla hürriyetin ocağıdır; insanların hür hayvanlarında hür olduğu inancındayım.
Arkadaşlık dostluk sevgi ile başlanmış dostlukla birlikte yarım kalmış betonarme evleri gördüm.
Unutulmuş Eriçok tepesini gördüm neden unutulmuş! Yöremizin en yüksek tepesi anıların dolu olduğu adakların kesildiği kalesi ve efsanesi olduğu söylenen tek tepemiz.Eriçok tepesine açılan bir yolla tüm bölgenin izlendiği ziyaretçilerin geldiği bir yer haline dönüştürülemez mi?
Yolsuzluk Eriçok tepesinin unutulmuşluğun sebebidir.
Beldemizde yaşlanmış ,belleri bükülmüş insanlarla aynı kaderi paylaşan kurumuş ,meyve vermeyen ahlat ağaçlarını gördüm.
Köyümüzün köpeklerini gördüm.Ellerinde sopa ve bastonu olanlara geldiğini gördüm,bırakın bastonları,dik durun ,sopa insanlara yakışmaz dercesine.Sopasız insanların yüzüne bakarak kuyruk sallayarak hoş geldin dercesine yaklaştığını gördüm.
Allahın bir selamını esirgeyen hoş geldin demeyen köpek sahibini gördüm.
Paylaşılmayan, kesilmiş, yerde yatan soğut ve kavak ağaçlarını gördüm.
Eskimiş,paslanmış bir kısmı kurtlanmış ,paylaşılmayan,uğruna ağır sözlerin söylendiği 65 yıl önceki çeyiz sandığını gördüm.
Sinirlerin gergin, tansiyonun yüksek ,ağalığın el değiştirdiğini, psikolojik baskının arttığını,küçüklerin büyüklerini saymadığını,bayramda dahi büyükleri ile bayramlaşmadan kaçınıldığını gördüm.
Ağzından çıkan sözlere dikkat et , şurası şöyle olsun deme ,hemen kavga çıkabilir!
Çile çekmeyi spor sayanları , omzunda kış odunu çekenleri , ormancıyla köşe kapmacı oynayanları ,bostan yeri ve harmanlıkları paylaşamayanları gördüm.
Kardeşin kardeşle ,dayının yeğenle , teyzenin amcayla , komşunun komşuyla kavgalı , kırgın olduğunu gördüm.Öyle ki dertler ve sorunlar çocuklukla başlıyor bu günü kapsıyor herkes dertli.
Çok güzel camimizi gördüm.Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.Bizlere laik bir cami olmuş.Altındaki köy odasını gördüm bakımsız ve sahipsiz eski köy odası toplantılarının yapılmadığını gördüm.
Bir söz uğruna sözlerinin esiri olup köydeki camiye gelmeyip Yeşilce’ye namaz kılmaya gidenleri gördüm.
Sınır çevirmelerinin, sahiplerinin İstanbul’a gittikten sonra yapıldığını gördüm.
Bozulmuş silinmemiş güzle yollarını ,Kimisinin neşesini ,kimisinin stresini gördüm.
Okulumuzun bakımsızlığını ve ilgi beklediğini gördüm.
GÖREMEDİKLERİM
Kişiler bencil olmuş,bizciller yok olmuş. İnsanları kaynaştıran ,barıştıran.doğruyu yanlışı söyleyen,hak ve adaleti sağlayan büyüklerimi görmedim.
Doğa harikası yaylamızın içindeki çirkin yapılaşma ve çevirmelere dur diyecek duyarlı idarecilerimizi göremedim.
DUYDUKLARIM
Her sülalenin bir delisi olduğunu bizim sülalenin delisinin ben olduğumu duydum, bol bol dedikodu duydum.
Belediye başkanımızdan Yeşilce Yeşilyurt arasındaki yolun kırıcı ile genişletileceğini ,mahalle içinin taşla döşeneceğini diğer kısımlara stabilize malzeme döküleceğini duydum.
ARZULARIM
Çizilen tablo sizleri karamsar yapmasın . İçimizde kor halinde kalmış sevgiyi yeşeltip ,birbirimizi daha çok sevmeyi,birbirimize hoş görüyle bakmayı,büyüklerin büyüklüğünü farkında olmasını ,küçüklerin büyüklere saygıyı doğa güzellikleriyle kaynaştırarak işte size cennet ,cennet gibi Yeşilce-Yeşilyurt olmasın temenni ederim.
Sevgili GENÇLER sizlere düşen derslerde var elbette.Bizler büyüklerimizin karekterini değiştiremeyiz.Babanız , anneniz komşuları ile akrabaları ile kavgalı , küs,kırgın olabilirler Sizleri etkilemesin.Siz gençler ve kuzenler birbirinize daha bağlı kalın . Onların hareketine gülüp geçin.Öyle ki tahlil yapılırsa kavga ve kırgınlıklar bir ceviz kabuğunu doldurmaz. Çok basit konular TAŞINAN LAFLAR ,PAYLAŞILMAYAN YERLER ,VERİLEN OYLAR.
Hedefiniz geleceğiniz , tahsiliniz,işiniz aşınız olsun. Beldedeki söz bataklığına bakmayın. Sizler de batarsınız. Onları hoş görün. İşsiz, avare insanların tek malzemesi dedikodudur bunu bilin.
Kişileri arkalarından değil yüzlerine karşı eleştirin göründüğünüz gibi olun,olduğunuz gibi görünün.Konuşarak sorunlarınızı çözün birbirinizi tanıyın kaynaşın sevgiyle büyüyün hepinize sevgi ve saygılar.
Kadir AKSU
Öğretmen