Yüzlerce yıl önce, Mesudiye yöresinde üç Türkmen kardeş yaşarlarmış. Bu kardeşler kış mevsiminde Mesudiye’nin kuytu ve sıcak yerlerinde, yaz mevsiminde de yüksek yaylalarda yaşamlarını sürdürürlermiş. Bu üç kardeşinde sürülerce koyunları ve yüzlerce atları varmış Kara baba. Kara aslan ve Eri çok tepelerini savunma yeri olarak kullanan
Bu üç kardeş çanlı, kelekli koyunları ve yağız at sürüleri ile mutlu bir şekilde yaşayadururlarken günlerden bir gün büyük bir düşman ordusu çıka gelmiş. Onların bu mutlu yaşamları sona ermiş. Sona ermiş ama Türkmenler hemen teslim olmamışlar. Yerini. Yurdunu, sürüsünü hemen teslim edecek değiller ya… Düşman orduları ile aralarında denk olmayan ama yiğitce bir mücadele başlamış.
Kara baba ve Kara aslan kardeşler birbirine yardım edemeden, aniden bastıran düşman karşısında direnmelerine rağmen şehit düşmüşler
Üçüncü ve en kuvvetli kardeşin
Askerleri daha çokmuş.Onun içinde bu kardeşin bulunduğu tepeye ERİÇOK TEPESİ denmiş. Eriçok tepesi üzerinde bir kalenin bulunduğu bir tarafı uçurum denizden yüksekliği 2200 civarında yörenin en yüksek tepesidir. Düşman bu tepeyide kuşatmış, tepenin üzerindeki kalenin önlerinde günlerce savaş olmuş. Düşmanlar tepeyi savaşarak alamayacaklarını anlayınca beklemeye başlamışlar. Kalede su ve yiyecek bitinceye kadar. Bu bekleme günlerce sürmüş.
Günün birinde kaledeki Türkmenler artık susuz kalamayacaklarını anlamışlar. Eriçok tepesin inin yakınlarında bulunan bir çeşmeye su getirmeleri için on iki savaşcı ile iki yağız kız göndermişler. Kızlar çeşmeden suyu doldurmuşlar. Savaşçılarda kendilerine saldıran düşmanlarla savaşmaya başlamışlar. On iki savaşcı savaşadursunlar kızlar Eri çok tepesini hızla tırmanmışlar. Ama düşman dururmu on iki yiğidi şehit ettikten sonra kızların peşine düşmüşler.
İki yiğit Türkmen kızı kaleye epeyce yaklaşmışlar. Düşmanın nefesini enselerinde duyan kızların başka çareleri kalmamış. ALLAHIM demişler bizi bu düşmanların eline teslim etme Yeri yar da yerin dibine girelim.Onların eline düşmektense ölmek daha iyidir diyerek Allaha yalvarmışlar. Yüce tanrı onların bu isteklerini kırmamış yer yarılmış onları toprağın içine almış. Kızların öyle uzun, öyle alımlı saçları varmış ki bu güzel saçların bir kısmı dışarıda kalmış. Uzun bir mücadele sonucunda Eriçok Tepesi düşmüş.
Yerin yarılıp yarılmadığını bilemeyiz ama Uzun Kızların mezarlarını ve Eriçok Tepesindeki binlerce mezar bugün dahi durmaktadır. O civar gezildiğinde insanoğlu ister istemez etkilenmektedir. Her üç tepe dede (ERİÇOK,KARABABA.KARAASLAN ) mübarek zatların mezarları bulunmaktadır. Bu gün bu mezarlar küçük define avcılarının erozyonuna uğramıştır. ADAKLARIN KESİLDİĞİ, DİLEKLERİN TUTULDUĞU, DİLEK İÇİN HAVA DELİĞİNE PARALARIN ATILDIĞI ERİÇOK TEPESİNE ÇIKMAYALI YILLAR OLDU. BELKİDE BENİM GİBİ ÇOK İNSANIMIZ VAR.
ERİÇOK TEPESİNE AÇILAN BİR YOLLA (DOĞAYI BOZMADAN) BU TEPE TURİZME KAZANDIRILAZMI? Köy ile yaylanın birlikte görüldüğü manzaralar insanlarımıza sunulamazmı? Eskiden Eriçok tepesine Ordu ve civarından çok insan. bu tepeyi ziyaret ediyordu Çok insanımız köye gittiği halde bu doğa harikası yere gitmemiştir. Beldemizdeki Turizm ve OTELCİLİK M.Y.O nun bir araştırma konusu olabilirmi?
Alıntı:Uzun Kızlar Efsanesi Mesudiye Eski Halk Eğitim Müdürü Mithat Baş tarafından derlenmiştir.
Kadir AKSU