TÜRKİYE DE TÜRK MÜHENDİSLER İNTİHAR ADI ALTINDA CİNAYETE KURBANMI GİDİYOR

Yeşilce – Yeşilyurt Kültür ve Dayanışma Derneği Forumlar Genel Gündem TÜRKİYE DE TÜRK MÜHENDİSLER İNTİHAR ADI ALTINDA CİNAYETE KURBANMI GİDİYOR

  • Bu konu 13 yanıt içerir, 4 izleyen vardır ve en son 17 yıl 7 ay önce ozansener tarafından güncellenmiştir.
13 yanıt dizini görüntüleniyor
  • Yazar
    Yazılar
    • #44222
      ozan
      Katılımcı

      Aselsan sanıyede  görevli  üç mühendsimiz  peş  peşe  intihar  susu  verilerekten  ölu  bulunmus.
      Bu  üç mühendsin geleceği  okul  durumları  oldukca  parlakmıs  yanlız  intihar  etmişler !!!!

      size  inandırıcı geldimi  bilmiyorum ama  ben inanamıyorum 
      hem  Türkiye nın  askeri alanda dışarıya  bağımlı  kalmaması  konusunda  projeler  üretilecek  bu projeler  Türk  patentli  olup  tür  mühendisler  yapacak  ve  bu  muhendisler  ayrı  fakat  yakın  zamanlarda  intihar edecek .

      Hemde  milli  savunma  bakanlığının  ve  hukumetin  yeni  silah  ve  savunma sanayııne ayrılacak  butce  toplantısının  tarihi  öne  alınaraktan tplanıldıği  dönemde.

      Aklıma ilk  gelen şey   Eşref  Paşa   SÜİKASTİ  oldu  Günaydoğuda  bir  çekiçguc  helikopteri tarafından dusurulmustu  ve  konu kapatılmıstı.

      Peki  butun bunlar  gelişirken  hukumetimiz bir  gazetecinin cinayetini  48  saat  gecmeden bulup  övunuyorsa  bu  intihayar susu verilmiş cinayetlere  neden  dikkat edilmiyor  acıklama  yapılmıyor.
      Bunlar  sedece  Aselsanda  Türkiye  geleceği  için calışan  gec muhendisler değil.
      Bunlar  aynı zamanda  bu ülkenın yetiştirdiği  önemli  beyinlerdi.

        OLUŞTURULMAYA  CALIŞILAN BU KAOS  NEDEN……

    • #52409
      inanç şinel
      Katılımcı

      KAOSUN NEDENİ GENİŞLETİLMİŞ ORTADOĞU PROJESİNİ HAYATA GEÇİREBİLMEKTİR.BU PROJEYİ HAYATA GEÇİRMEK EMPERYALİZM İÇİN  ( ABD,AB ) HAYATİ ÖNEME SAHİP, DÜNYA ENERJİ KAYNAKLARINA HAKİM OLABİLMEK ADINA OLUSTURULACAK YENİ DÜZENDE TÜRKİYENİN KİLİT NOKTADA OLMASINDAN DOLAYI ELDE TUTULMASI BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR.BUNU DA ILIMLI İSLAM POLİTİKASIYLA (FETTULLAH GÜLEN VB CEMAATLERLE) YAPACAKLAR , HABERLERİ BİRAZ DİKKATLİ İZLERSENİZ GÖRÜRSÜNÜZ CUMHURİYETİN TEMEL İLKELERİ ÇOKTAN SULANDIRILMAYA BAŞLANILMIŞ BU ÜLKEDE. HER FIRSATTA BU ÜLKENİN YILMAZ BEKÇİLERİNE BOK ATMA YARIŞINDA OLAN BU ZİHNİYET VE BUNLARIN YALAMASI SATILMIŞ MEDYADIR.YANI BASTIR PARAYI İSTEDIGIN GIBI ÖTSÜN SATILMIŞ MEDYA , DANISTAYDA ÖLDURULEN HAKIMLERI BİLE MİLLİYETÇİLERE ULUSALCILARA MALEDIP ÖLDURDU DEMEYE KALKISTILAR AMA İNANDIRAMADILAR BU MILLETI ÇUNKU INANDIRICILIKLARINI GERCEKCILIKLERINI KAYBETTILER.

      YUKARIDA ANLATTIGIN 3 TÜRK MÜHENDİSİ ASELSAN DA F-16 SAVAS UCAKLARININ HABERLESME SİSTEMLERINI MODERNIZE EDECEK VE DIS MUDAHALELERE KARSI TURK UCAKLARINI KORUYACAK OLAN YEPYENI VE MUDAHALENIN IMKANSIZ OLDUGU BIR PROJEDE ÇALISIYORLARDI .AMA MALUM OLAYLAR SONUCU BIR BIR ORTADAN KALDIRDILAR ,AMAÇ HERZAMAN VE HER OLAYDA OLDUGU GİBİ TÜRKİYEYİ HER ACIDAN DISARIYA BAGIMLI KILMAKTIR VE BU UGURDA HER YOLA BASVURMAKTADIRLAR.

      ZAMAN OLARAK ÇOK KRİTİK BIR DÖNEMDEYIZ.BİR YANDA BÜYÜK ORTADOĞU PROJESININ EŞ BAŞKANI BİR YANDA SATILAN YOK PAHASINA SATILAN ÜLKE KAYNAKLARI ARAZİLERİ BİR YANDA DA AÇ TÜRK HALKI !

      BU DÜZEN BÖYLE NE KADAR DEVAM EDER BİLMİYORUM AMA ADALETİN OLMADIGI BİR YERDE HUZUR OLMAYACAGI DA KESİNDİR !

      SAYGILARIMLA.

    • #52410
      saksu
      Ziyaretçi

      ozan kardeş,
      Bu yazın için bir kaynak gösterebilir misin? İntihar olayları yeni değilde, bu yazdıkların veya alıntın  biraz komplo teorisi gibi görünüyor. Bu haberi gazeteler de yazdı. 3 kişinin biri ailevi nedenlerle, diğer yüksek lisans tezi vb nedeniyle intihar etmiş deniyordu. Hatta bu olaylar sonrası aselsan da psikolojik danışma merkezi vb açılacağına dair söylenti tarzı haberler de çıkmıştı. Çok kritik bir görevdeydiler birileri o göreve engel oldurdu gibi şeyler vehim. Aselsan 3 mühendis olmadan da görevlerini layıkıyla yapmaya devam edebilecek milli bir kurum…

    • #52411
      ERTEKİN
      Katılımcı

      gerçekten ilginç bir olay …ya biz milletçe paranoyak olduk yada gerçekten sudan dışarı çıkamayan balıklar gibiyiz …araştırılması lazım gelen bir konu.takip etmek lazım

    • #52412
      inanç şinel
      Katılımcı

      konunun teknik boyutunu açıklamak için aktarıyorum ; (Olayın Bu Kadar Önemli Olmasının nedeni)

      Seçimler ve dış politikadaki hararetli günler nedeniyle pek üzerinde durulmuyor ama Türk Silahlı Kuvvetleri modernizasyon ihaleleri ve projelerinde, büyük meblağlı ve çaplı atılımların yapıldığı bir süreçten geçiyoruz.

      En yakın örnek ATAK helikopterinin hangi ülke tarafından gerçekleştirileceğine ilişkin prosedür belirlendi. Milli Tank Projesi de üzerinde hızla ilerlenen projeksiyonlardan biri. Diğerleri de sırada. Üstelik hepsi hem mali portreleri açısından hem de stratejik bağlamda ciddi önem taşıyorlar.

      Kör silah!..

      TSK’nın bu türden güçlü ve ileri teknoloji silahlarına ilişkin en büyük tartışma konusu ise yıllardır aynı. Çoğu zaman “gerçekten öyle mi” tartışmaları yapılsa dahi özellikle savaş uçakları üzerinden yapılan tartışma, bu jetlerin “düşmanını görüp görmediği” ile ilgili.

      Gerçek şu ki, bu Türkiye’nin elindeki modern savaş uçakları gerçekten sert silahlar. Hava Kuvvetleri’nin dünya çapında kalitesini birçok kez ispatlamış savaş pilotlarıyla birleştiğinde, düşman için oldukça tatsız bir durum ortaya çıkarıyorlar.

      Ama mesele şu ki “düşman kim” sorusunu bu silahlar yanıtlayamıyor! Yani savaş uçaklarında bulunan mission (görev) bilgisayarları karşılaştığı uçakların dost veya düşman olup olmadıklarını söyleyemiyor. Daha doğrusu bir başka ülkenin, ABD’nin tehdit değerlendirmelerine göre söylüyor.

      ABD ile savaşsak kimi vuracağız?

      NATO üyesi ülkelerin uçakları ile karşılaşan jetler bunları dost olarak tanımlıyor ve silah sistemleri kilitleniyor. Yani müdehale edemiyorsunuz. Şaka yollu söylemek gerekirse, “savaşan şahinler”, “savaşamayan güvercinler” oluyor.

      Örneğin-olmaz ya-ABD, İngiltere veya Yunanistan uçakları ile herhangi bir nedenle savaşacak olsanız uçakların silah sistemleri problem çıkaracak durumda. Bu hal uzun zamandır Türkiye’yi rahatsız ediyor ve meselenin halli için defalarca ABD’ye girişimde bulunulmasına rağmen elde edilen bir sonuç yok.

      Doğru olan elbette bu uçaklarda Türkiye’nin kendi belirlediği dost-düşman tanımlarının bulunması.

      ASELSAN’ın çözdüğü kodlar!

      Kısa süre içinde ardı sıra gelen mühendis intiharlarıyla gündemde yeralan ASELSAN bu sorunu şimdi aşmış bulunuyor. Yani ASELSAN milli bir yazılım gerçekleştirmiş ve hatta bunları tank ve helikopterlere uygulamış durumda. Ancak savaş uçaklarında problem sürüyor. Çünkü ABD, bu yazılımların uçaklara konulmasına izin vermiyor. Kendi programlarının kalmasında ısrarlı.

      Esasen bu oldukça sıkıntılı bir durum. Sorunun teknik bir detay olmadığı çok açık. Politik ve askeri açılımları bulunuyor. Ama ne olursa olsun aşılması gerekiyor. Türkiye işin teknik engeleni aşmış durumda. Tek yapılması gereken milli yazılım programlarının görev bilgiyasarlarına entegre edilmesi.

      Peki ASELSAN intiharlarının bu yazılımla bir ilgisi var mı? Bu konu açık bir milli güvenli sorununa dönüşmüş gibi. Konvansiyonel medyanın durumu da aynı. Hiçbir yerden ses çıkmıyor. Ses çıkmadıkça da bu intiharlar üzerindeki spekülasyonların sayısı hızla artıyor.

      Bir yandan intihar edenlerin ailelerinden “öldürüldüler” sesleri yükselirken, öte yandan milli yazılım ile bu intiharlar arasında bir bağ olup olmadığı araştırılıyor. Doğal olarak intiharların ardında, bu yazılımın hayata geçirilmesinden rahatsızlık duyanların olabileceği de kulaktan kulağa yayılıyor.

      http://www.iyibilgi.com

      NOT : Milli Tank projesi yerli sermaye olan (KOÇ grubunun) OTOKAR firmasına verildi.

    • #52413
      saksu
      Ziyaretçi

      Yukarıdaki yazı kurgularla dolu, özellikle aselsan mühendisleri açısından. Onların yaşı kaç, görevleri neydi, sıradan mühendis mi, proje müdürü mü, vb faktörleri incelemeden direkt Aselsan ın fonksiyonlarının zaafa uğradığı savı öne sürülüyor. İnandırıcı değil…

      Uçakların görev bilgisayarları konusu en baştan bilinen bir şey, bize uçağı satan onu vermiyor, değiştirmeye de izin vermiyor. JSF-Joint Strike Force adlı bir yeni proje var, yeni nesi savaş uçağı, Amerika önderliğinde geliştiriliyor. Ülkemizde ortağı, şimdiden 200 milyon dolar Ar-Ge çalışmasına yatırıldı, sanırım 10 milyar dolar edecek 100 tane kadar da uçak alınacak zamanı gelince.. Bu uçağında görev bilgisayarı konusu F-16 lara benzer olacak gibi. Zaten geçen yıl ingilizler de amerikalarla anlaşmazlık yaşamıştı gazetelerin yazdığına göre. iyibiligi.com sitesi de çalışmıyor şu ara..

    • #52414
      ozan
      Katılımcı

      Suat  abi  her sey iyi guzelde  bunlara  komplo  teorisi gibi  bakılmasına  bir  anlam  veremedim  Aselsanı  suclamak  için yazmadım  benım mantığımın almadığı  bu  üç mühendisin intihar susu  verilerek  öldurulmesi . Aynı zamanda  bu  üç mühendisin hangi özel arastırma  uzerinde  calıştığı hiç bir kurum tarafından  acıklanmıyor ayrıca  hatırladığım  kadarıyla yaklaşık 1- 1,5  sene  önce  OBJEKTİF programında  önemli  pozisyonlardaki  ucak muhendislerimiz  ve  emekli  hava kuvetleri komutanın katıldığı  bir  programı izlemiştim   oradaki  herkezin ortak  görusu  ve  konusu
      DIŞARIDAN ALINAN  UCAKLARA  PILOT  VE  OTOMATIK  UCUS SİSTEMİ DISINDA   DISARIDAN MANUEL BİR  MUDAHALENIN  MUMKUN OLDUĞUĞDU .  BUNU  YAPABILENDE  URETİCİ FİRMA !!!!

      Aselsanı  kimsenın suclamasına  gerek  yok  hakkı  da yok  zaten  tek  zaafı  madem özel  bir  geliştirme  projesinde  görevli kişilerin nasıl  angaje oldukları  ki  şöyle bir  durum daha  var  şayet  sizlerin komplo dediği  tezler  doğru olsa  ki  şaşırmam   bunu  yapabilen sıradan insanlar değil  şu anda  bile TÜRKİYE  CUMHURİYETİ DEVLETİ   tarihindeki  encok uluslar arası istihbaratcılarının  mesken tuttuğu  ellerini kollarını  sallayarak  girip cıktığı  bir  ulke  olduğuna  inanmaktayım. İnşallah  sorularınızın  cevabını  verebilmişimdir.

    • #52415
      saksu
      Ziyaretçi

      Ozan suçlama yapmak için yazmadığını biliyorum, ama intihar süsü verildi sözlerinin altı boş, delillerle desteklenmeli…
      Görev bilgisayarı konusu F-16 lar ilk alındığından bu yana bizim dost düşman seçimi yapmamıza izin vermiyor. Bu böyle..
      Manuel müdahele konusunda aynı fikirdeyim, bir uçağın üreticisi şirket gerektiğinde kendi ülkesi menfaatleri için kullanılmak üzere açık noktalar, arka kapılar bırakır, bırakacaktır.. Zaten duymuş olan vardır, Fakland savaşı (1982) sırasında Arjantin Fransız yapımı Mirage uçaklarıyla bir iki ingiliz gemisine ağır hasar verdirmiş, galiba Exocet füzeleriyle. İngilizlere dostları Fransa Mirage tehdini bertaraf etmek için bir kaç ipucu vererek yardım etmişler…

    • #52416
      ozan
      Katılımcı

      herşey  iyi guzelde  abi  bu  ulkenın  geleceğiğle  istikbalıyle oynamaya  kimsenın hakkı  yok  bu  intihar susu verilen cinayetler ki  ben böyle olduğunu dusunuyorum en az sıradan vatandaşlar  gibi üzerine  gidilip  aydınlatılmalı  acıklama  yapılmalı. Hani derler  bazı seyleri yaşamayan anlamaz  bilinenler vardır  anlatılamaz  konuşulamaz dusunmesi bile  acı verir bunun  gibi birşey işte . Yakın tarihten bir  örnek  rahmetli Eşref BİTLİS  paşa  sizce  bu  cinayette   GUNEYDOĞUDAKİ  pkk  gerceğimi  yoksa  o  dönemde  yapılmakta  olan Rusya  ve  abd  arasındaki  gidip  gelen silah  sözleşmelerimi  buda  ayrı  bir  konu  ama  ne oldu  buda  kapatıldı.

      Söyleyeceğim şuki  bu  gercek  ust duzey  görevliler  gerek  Aselsan  gerek TSK   gerek siyasetciler  tarafından olayın iç  yuzunun bilindiği  kanısındayım  cunku  bunları  planlayan  gercekleştiren kesimlerim içerden bir destek almadan  yapmalarının mumkun olmadığını  dusunuyorum.
      sizler  bu  komplo  teorilerini bi kenara  bırakalım   diyorsunuz  EN İYİ  KOMPLO  İSPATLANAMAYANDIR.

      BU  ÜLKENIN  GELECEĞİ  İÇİN  COCUKLARIMIZ  DAHA  İYİ  BAĞIMSIZ  BİR  TÜRKİYE  TESLİM ETMEK İÇİN BU  CİNAYETE  KURBAN GİDEN  BEYİNLERE  İHTİYACIMIZ  VAR  biliyoruzki  bu  genc beyinler   ilk değiller  son da olmayacaklar  unları  son yapmak  bizim elimizde. Benim bildiğim inandığım bir tez var  buda  EN UFAK AYRINTI  SONUCA  GİDER…

    • #52417
      ozan
      Katılımcı

      evet  yenı  bulduğum  verileri  sizlerin yorumuna  bırakıyorum arkadaşlar  belki  sizlerinde  bilgisi  doğrultusunta  yarım kalan konuları  tamamlayabilriz diye  dusunuyorum..

      Bu sistem Türk F-16 sının bir uçak ile karşılaştığında karşıdakinin dost mu düşman mı olduğunu pilota iletiyordu. Yalnız burada bir sorun vardı. Bir Türk F-16 sı stratejik kadim dostlarımızdan (!) ABD, İngiliz veya Yunan uçaklarından biri ile karşılaştığında onları DOST görüyordu. Bu da bir savaş halinde Bu kadim dostlarımızın (!) bizi sinek avlar gibi avlayabilmesi anlamını taşıyordu. Aselsan mühendisleri 6 ay gibi kısa bir sürede ABD tarafından bize güdülen bu
      uçak tanıma sisteminin hakimiyetini leyhimize çevirmeyi başardı. ABD'nin yıllarca çalışarak kurduğu tezgah, dahi Türk mühendisleri tarafından kısa bir zamanda bertaraf edilmişti. 

      Peki dahi mühendislerimiz şimdi ne ile uğraşıyorlardı? 

      Kadim dostumuz (!) ABD, sadece uçak tanıma sistemini elinde tutma kozunu elinde bulundurmuyordu. Bundan daha vahim ve önemli bir kozu var:

      ABD, herhangi bir savaş veya askeri operasyon sırasında ABD tarafından satılmış veya modernize edilmiş elektronik sisteme sahip uçak, helikopter, tank, zırhlı birlikler, izleme sistemleri gibi hayati araçları UYDUSUNDAN VERDİĞİ BİR EMİR İLE SAF DIŞI BIRAKABİLİYOR.

      Yani, kendi yaptığı bu elektronik sistemler istendiği anda uzaktan kumanda misali uydulardan kontrol edilebiliyor. Bu Türk Ordusunun savaş başlamadan
      yenilgisi anlamına geliyor. 

      İşte 3 dahi mühendisin katlinin nedeni : 

      Aselsan mühendisleri, uçak tanıma sistemlerinin MİLLİLEŞTİRİLMESİ konusundaki başarısından sonra, benzer bir başarıyı bu ABD güdümlü elektronik sistemlerinin kontrol dışı bırakılması, uydu müdahakesini bertaraf edecek yeni elektronik sistemlerin geliştirilerek silahlı gücümüzün MİLLİLEŞTİRİLMESİ için
      çalışıyorlardı. Bunlardan 3 gencimiz kadim dostumuz (!) tarafından ŞEHİT edildi.

      Dostumuz bu sistemi EŞREF BİTLİS PAŞA'NIN ŞEHİT EDİLMESİNDE DE içinde bulunduğu helikopterde kullanmıştı. 

      Uyumaya devam etmek isteyenler, UYUMAYA DEVAM EDİN!

    • #52418
      saksu
      Ziyaretçi

      Ozan yazdığın bilgilerin alındığı bir kaynak internet adresi varsa öğrenmek isterim. Çok iddialı sözler, ama sadece söz ve söylenti olarak kalınca inandırıcılığı şüpheli oluyor…
      Bir de,

      Dostumuz bu sistemi EŞREF BİTLİS PAŞA'NIN ŞEHİT EDİLMESİNDE DE içinde bulunduğu helikopterde kullanmıştı. 

      demişsin, Eşref Paşa'nın ölümü bilgisini başka yerden mi aldın kendin akıldan mı yazdın bilmiyorum ama, bir yanlışlık var burada. Eşref Paşa bir uçak kazasında öldü, helikopter değil. Sebebi hala tartışılıyor. Google da bir arama yaparsan Eşref Paşa için daha ayrıntılı bilgiler çıkacaktır. Aldığın veya yazdığın bilginin yanlışlığından ve yaşından o dönemde medya da yapılan tartışmaları hatırlayamadığını tahmin ediyorum.

    • #52419
      ozansener
      Ziyaretçi

      1978'de Tuğgeneral oldu ve Bolu Komando Tugay Komutanlığına getirildi. 1982'de Tümgeneral ve Kıbrıs 28. Tümen Komutanı oldu. 1986'da Korgeneral rütbesi aldı. 1988'de Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı oldu.

      1990'da Orgeneral rütbesi aldı ve Jandarma Genel Komutanlığı'na atandı..

      Bitlis bölgede konuşlanmış durumda bulunan Çekiç Güç Kuvvetlerinin Türkiye'den ayrılması gerektiğini açıklıyor ve ABD'nin Kuzey Irak'da oluşturmaya çalıştığı Kürt Devleti'nin Türkiye'nin zararına olduğunu söylüyordu. Bu nedenle ABD büyükelçiliği tarafından birkaç defa Hükümete şikayet edildiği iddia edildi.

      17 Aralık 1992'de Çekiç Güç'e bağlı Amerikan savaş uçakları, kendilerine bildirildiği halde Irak'ın Selahattin kentine gitmekte olan Bitlis'in helikopterine taciz uçuşu yapar ve helikopteri inişe zorlarlar.

      Eşref Bitlis 17 Ocak 1993'de henüz çözümlenmemiş bir şekilde uçağının düşmesi sonucu öldü.

      evet  abicim  Rahmetli eşref bitlis  paşa teknik suikastin kurbanı olduğuna  inananlardanım   neden diyeceksiniz.

      Kendinizi  onun yerine  koyun
      __en üst  kademeler  verilen birifinglerde bana  6 ay zaman verin terörün kökünü kazıyayım diyebilen bir  üst duzey subay ( bunlar sadece  basına  yansıyan )
      __ o dönemde  yapılan  Rusya  ve  ABD  arasında  gidip gelen silah  alımı  ile  kendisine  verilen yetki ( basına  yansıyan )

      bu  gelişmeler  yaşanırken  Eşref  Paşanın  da  bulunduğu  silahsız    helikopter  abd  jetleri  tarafından  taciz ediliyor
      daha  sonra  Eşref paşa  garip  bir  ucak kazasında  şehit  ediliyor.

      ( bunların ardından  cekiç guc  helikopterleri  içinde TÜRK subayların bulunduğu  bir  helikopteri  düşürüyor  nezaman TSK  K. Irakta  sınır ötesi operasyon başlatmak için  intikal  halindeyken bu olay  eşref paşanın  şehit edilmesinden  yanlış  hatırlamıyorsam 7 8  sene  sonra  oluyor  konunun  gidişatı  için  söylemekte  yarar  var. )

      bu kadar  soru  işareti  varken  bunun  adı  komplo  teorisi  olamaz. Tamam  belki  haklısınız ama  benım dusuncelerim  cekingelerim  bunlar .

      evet  ben 1982 doğumluyum ozamanları  yaşamadım  olay  anınıda  hatırlamıyorum ama  sunu söyleyebilirmki gerek  okuduklarım  özellikle  duyduklarım ve  görduklerim  bana  bu  izlenimleri  veriyor .
      Medyada  yapılan  tartışamaları  hatırlamak  değil  o dönemde  bunlar  ne  diyor  demişimdir ..

      Ama  askerliğimi Gen.Kur.Bşk. Özl. Kuvv.Kom.  yaptım bellirli bir  süre  NATO  askeri  adı  altında  SAİB ( CIMIC ) Brl.  bağlı ( sivil asker işbirliği)  kosova makedonya  arnavurtluk vs  vs vs   belirli bir  dönem  abd  K.Irak a  girmeden  yaklaşık 1,5  ay önce  Şırnak Silopi Özl. Kuv.Hrk.Üs.   görev  yaptım  tekrarda  yaparım ama sonucta  bazı şeyler var burada  malesef olmuyor bu nedenle bende  uzgunum . Bu birlikteki  subay astsubay er-erbaşlar  özel kuvvetler personeli  yani  uzun süre eğitimlerini  tamamlamıs  o beri  takmaya ve  o operasyonlarda  görev yapmayı  haketmiş  subay astsubaylar yani bordo berelilerdi …

      inşallah  ufakta  olsa anlatabilmişimdir.

    • #52420
      ozansener
      Ziyaretçi

      UNUTMADAN  YANLIZ  BELİRTMELİM Kİ  KONU  DAĞILMAYA  BAŞLIYOR  BİR  KAÇ  GUN  İÇERSİNDE  BU  İLİŞKİN  BİR  YAZIM DAHA  OLACAK abd  NİN UCAKLARA  PİLOT UCUS SİFRESİNİ VERMEDEN  BİLE  NASIL MUDAHALEDE BULUNDUĞUNU  BELİRLİ  ÜLKELERİN  SAVAŞ UCAKLARI İLE  AYNI ORTAMDA  O  UCAKLARI  NASIL  MÜTFEFİK  UCAK OLARAK  GÖSTEREN SİSTEMLERİ  VE  BU SİSTEMİ  DEŞİFRE  EDEN  BU  MÜHENDİSLERİN  SİZE  GÖRE  İNTİHARI  BANA  GÖRE  CİNAYETİ .
      AYNI ZAMANDA  abd  NİN “”E_BOMBA””  ADI ALTINDA  ELEKTRO MANYETİK SİLAHLARI  ENECHELON HAKKINDA  VS  VS VS  BİRAZ DAHA  BİLGİ ANALİZİ  İSTİYOR  BİR  KAÇ GUN İÇERSİNDE  TOPARLARIM SANIRIM VE  BUBLAR  CİNAYETLERİN OLUŞUMU HAKKINDA  BİR  İZLENİM  VERMEKLE  BERABER  KOMPLO TEORİSİ OLMADIĞINI ANLATABİLİRİM SANIRIM….

                                                                          SAYGILAR….

    • #52421
      ozansener
      Ziyaretçi

      E_BOMBA  ( EMP ) HAKKINDA  YAZILMIS  CEŞİTLİ MAKALELERDEN BAZI ÖRNEKLER VE  BİLİM ADAMLARININ  GÖRUSLERİ  VARILAN  ORTAK NOKTA  SONUC OLARAK  BUNLARINDA  BU  GENC MÜHENDİSLERİNİN CİNAYETİNİN  VE CALIŞTIKLARI PROJELERİNİN BOYUTUNU BİR NEBZEDE OLSA  GÖZ ÖNUNE SERER  SANIRIM ( bu  konu ile  ilgili  bil  akışı  devam edecektir  şimdilik bukadar.)

      E-bomba arkasındaki teori, ilk kez 1925 yılında nobel ödüllü Amerikalı fizikçi Arthur H. Compton tarafından ortaya atıldı. Compton, düşük bir atom sayısına sahip atomlar içine çok yüksek derecede enerji içeren bir foton akımı ateşlendiğinde bir elektron akımı fışkırması gerçekleştini kanıtladı. Böylece e-bombaların yolu açılmış oldu. Her ne kadar Compton, silah inşa etmekten ziyade atomlar üzerinde çalışmak için böyle bir fikirle ortaya çıksa da, kötü adamlar yine işbaşındaydı.
      E-bombanın ilk tohumları ise 1950’li yılların sonlarına doğru Compton’ın teorisinin gerçek gücünün anlaşılmasıyla atıldı. 1958’de nükleer silah tasarımcıları Pasifik Okyanusu simalarında hidrojen bombaları patlattılar. Patlamalar öyle kuvvetli gama ışınları yarattı ki, bu ışınların atmosferde bulunan oksijen ve hidrojenle birleşmesiyle binlerce kilometrelik, elektronlardan oluşan bir tsunami dalgası ortaya çıktı. Bu kuvvetli elektron dalgasıyla Havayi’deki sokak lambaları söndü ve ta Avustralya’ya kadar bir çok yerde radyo iletişimi 18 saatlik bir kesintiye uğradı. Bu olaydan sonra Birleşik Devletler “elektromanyetik darbe” (EMP) üzerinde projeler geliştirmeye başladı.


      ELEKTROMANYETİK BOMBALAR

      Elektromanyetik bomba kısaltılmış adıyla e-bomba, tek bir tuğlayı kırmadan ve tek bir damla kan akıtmadan tüm bir kenti yere yıkabileceğinden mükemmel bir silah gibi görünüyor

      Hazırlanması çok kolay olan bu bombayı oluşturacak mekanizmayı bir araya getirip büyük bir hasar meydana getirmek için dahi olmak gerekmiyor. E-bomba kullanılarak yapılan saldırıların başladığına inananlar varsala silah arkasında hiç bir iz bırakmadığından bunlar ispatlanması zor kuşkular. E-bombayı en tehlikeli kılan yönü ise çok ucuza ve çok kolay yapılabilmesine karsın çok büyük zarar vermesi bu nedenlere ideal bir terör silahı olması göz açıp kapayıncaya kadar gecen surede uygarlığı iki yüz yıl öncesine götürebilecek bu silahı yapmak için ödemeniz gerek miktar yalnızca 400 dolar. İhtiyacınız olan teknoloji ise1940'larin teknolojisi. Bu özelliklerinden dolayı e-bomba terörle mücadele halindeki dünyanın ciddiye alması gereken bir tehdit.

      Elektromanyetik bombanın temelini oluşturan düşünce üretilen yüksek güçte bir radyo dalgası yada mikro dalga atımının önüne çıkan tüm elektronik devreleri yok etmesi. Neredeyse etrafımızdaki herselin elektrikle çalıştığı bir cağda yasadığımız düşünürsek böyle bir yöntem kitlesel bir yıkım yaratmak için ideal. Bunu kullanarak yasama sistemlerini durdurabilir, iletişimi çökertebilir yada bilgisayar ağlarına zarar verebilirsiniz.

      E-bomba su anda bile askeri ıslahlar arasındaki yerini almış olabilir. Bazılarına göre bu bombalar ABD'nin 1999'da radar sistemlerini vurmak amacıyla Sırplara karsı yürüttüğü mücadelede kullanıldı. Bir çok kişinin bu tip bombaya karsı korumak için gerekli yöntemler üzerinde çalışması bile böyle bir bombanın varlığına inanmak için yeterli bir neden.

      E-Bombanın Tarihcesi
      1925 yılında fizikçi Art hur H.Compton düşük atom numaralı bir atoma yüksek enerjili bir foton demeti gönderildiğinde bir elektron demeti yayıldığını açıklarken amacı silah yapmak değil,atomun yapısını

      incelemekti. Compton Etkisi olarak bilinen bu olay atomun sırlarının çözülmesinde kilit bir rol oynadı. Buradan yola çıkarak yapılan nükleer araştırmalar yeni bir tur silah doğurdu ve 1958'de nükleer silah tasarımcıları ilk hidrojen bombasını Pasifik okyanusunun üzerinde ateşledi. atmosferdeki nitrojen ve oksijenle çarpışan gama ısınları yüzlerce mile yayılan bir elektron tsunamisi oluşturdu. Havai sokaklarındaki tüm ışıkların sönmesine ve Avustralya'ya kadar olan tüm yayınlarının 18 saat suresiyle kesilmesine neden olan bu olay ABD'nin elektromanyetik araştırmalarına yönelmesine yol açtı.

      Üretilecek elektromanyetik bir atimin önüne çıkacak elektronik araçların devrelerindeki akimi indukte ederek zarar verebileceğinin fark edilmesi ile birlikte bu atimin nasıl yaratılabileceği sorusu gündeme geldi. Bilim adamlarına göre çözümün anahtarı şiddetli ama kısa omurlu elektrik akımları atımları oluşturmakta yatıyor. Bu atımları bir antenle güçlendirerek frekans aralığı geniş güçlü elektromanyetik dalgalar yaratmak mümkün. Frekans aralığı genişledikçe elektrikli herhangi birselin bu dalgaları soğurarak yanması olasılığı da artıyor.

      Araştırmacılar en zarar verici atımların yüksek frekanslılar olduğunu kısa surede farkına vardı. Frekansı gigahertz aralığındaki mikro dalgalar montajdan kaynaklanan boşluklar yada metal kaplamadaki yarıklar elektronik devrenin içine sızabilir. Bir kez devrenin içine girdikten sonra da akimi indukte ederek çarptıkları tüm bileşenlere zarar verir. Düşük radyo frekanslarını yakalayan güç besleyicilerime bağlı oldukları elektrikli aracın merkezini sinyal gönderen birer anten haline gelir. Bir bilgisayar kablosu güçlü bir elektromanyetik atim ayakladığında ortaya çıkan güç dalgası bilgisayar cipini yakabilir.

      Yüksek frekanslı dalgalar yaratabilmek için bilim adamlarının yaklaşık 100 piko saniyede yada bir saniyenin milyarda birinde parlayıp sonen elektrik atımlarına gereksinimi vardır. Bunu yapmanın yollarından biri marj jeneratörü adında bir yapıyı kullanmak. Bu yapı bir arada yüklenebilen ve daha sonra sırayla birebirlerinin yüklerini boşaltarak gel git seklinde bir atim dalgası yaratabilmen kapasitorlerin bir araya gelmesi ile oluşan kapasitor bankasıdır. Akimi çok hızlı bir anahtar serisi kanalından geçirmek atimi yaklaşık 300pikosaniyelik hale getirir. Bir atim antenden geçirildiğinde elektromanyetik bir enerji patlaması açığa çıkarır.

      Marx jeneratörlerinin avantajı tekrar tekrar kullanılabiliyor olmasıdır. Ama gerçekten güçlü bir atim üretebilmede hala eski moda patlayıcılar cazip. Bir kilo yada bir tntde toplanan enerji akı kompressoru adındaki bir alet kullanılarak büyük bir mikrodalga akımına cevirilebilir.. Bu alet bir patlamanın enerjinizi bir akimi ve bu akimin manyetik alanını olabildiğince küçük bir hacme sığdırmak için kullanılır. Bu atimin bir antene gönderilmesinde ölümcül bir radyo dalgası yada mikrodalga patlaması oluşturur.

      Akı kompressorunun en büyük avantajı basitliğidir. İlk yapmanız gereken patlayıcılarla donatılmış metal bir tüp bir ucundan patlayıcı kapsülü yapıştırmak daha sonra tüpün ucundan bir anten bulunan silindir seklindeki bobin telinin içine yerleştirin.

      E-bomba ve Terör
      Savaş durumunda kullanılmaları yeterince zarar verici olacak bu silahların, suçluların eline geçme olasılığı ciddi bir sorun. Hem ucuz olmaları, hem de yaydıkları elektrik dalgalarıyla güç ve iletişim altyapılarına uzaktan zarar verebiliyor olmaları bu silahları teröristler için cazip hale getiriyor. Herhangi bir elektronik dükkanından yalnızca birkaç yüz dolara alınacak parçaların bir araya getirilmesiyle oluşturulabilecek basit bir mikrodalga silahını bir otomobilin arkasına yerleştirerek 100 metre uzaklıktaki bir bilgisayara zarar vermek mümkün. Edinilmesi kolay olan tek sistem bu değil. Posta yoluyla servis veren bazı elektronik şirketlerini sattığı elektronik sistemlerin dayanıklılığını ölçmede kullanılan küçük mikrodalga kaynakları, istismar edilmeye çok uygun. Yapılan deneyler bu küçük kutuları kullanarak birçok sisteme zarar vermenin mümkün olduğunu gösterdi. Bazı görüşlere göre birkaç yüz metre yüksekliğe yerleştirilen bir akı kompresörü, 500metre yarıçaplı bir alandaki tüm elektronik sistemleri yok edebilir. Bu da teröristlerin ciddi güvenlik önlemleriyle korunan hedeflerine kendilerinin girmesine gerek kalmadan, evde yaptıkları e-bombalarını kullanarak zarar verebilecekleri anlamına geliyor.

      Elektromanyetik silahları kullanarak istediğiniz yere sızmanız da mümkün. Gördüğünüz tüm elektronik sitemleri yakarak yok etmek zorunda değilsiniz. Yapacağınız şey “yumuşak darbe” denen yöntemle sistemi geçici olarak çökertmek. Böylece elektronik sistemlerin içine girerek düşmanınız sizin orada olduğunuzu bilmeden sessizce yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz. Bu da askeri bilgileri ele geçirmek isteyen teröristlerin işlerini tamamlayana kadar sistemin hafızasını kaybetmesini sağlamaları için uygun bir yöntem.

      Rusya’nın hazırladığı rapora göre mikrodalga silahların banka güvenlik sistemlerine zarar vermek ve polis iletişim sistemlerini etkisiz hale getirmek gibi yasa dışı amaçlarla kullanımı başladı bile. Bir başka raporsa Londra’daki bir bankanın saldırıya uğramış olabileceğini belirtiyor. Bu varsayımların kanıtlanması kolay olmasa da, tümü oldukça akla yakın.

      Nerede O Eski Bilgisayarlar
      Bilgisayarların ve iletişim ağlarının mikrodalga saldırılarına karşı dayanıklılığını araştıran bilim adamlarına göre günümüzün bilgisayarlarına zarar vermek eski modellere göre çok daha kolay. Daha az korunaklı olmaları yeterince ciddi bir sorun olan günümüz bilgisayarlarının performansı eski modellere çok daha yüksek olması ayrı bir kuşku kaynağı. Gelen verileri daha hızlı işleyen bilgisayarların ısınmasını önlemek için tasarımcılar voltajı düşürdü 1980'lerde birçok bilgisayar 5 voltla çalışıyordu. Bugünün makinelerin yaklaşık 2 voltla çalışıyor olması sinyallerinin zarar vermesini kolaylaştırıyor. Yüzlerce metre uzunluğundaki bombaların etkin bir radyo dalgası alıcı anteni görevi yapabileceğinden, bir diğer şüpheliyse bilgisayar ağları.

      Önlem almaya tasarım aşamasında başlarsanız elektromanyetik silahlara karşı korunmak çokta zor değil. Yapmanız gereken ilk şey kullandığınız devrelerin iyi hazırlanmış olduğundan emin olmak. Bu mikrodalgaların oluşturduğu gürültüden kolayca ayrılabilecek güçlü sinyaller kullanmak anlamına geliyor. Ayrıca devrelerinizin yalnızca amaçlanan frekansa uyumlu olduğundan emin olmalısınız. Örneğin bilgisayarınız 500 megahertzdeki sinyallere duyarlıysa mikrodalgaların indukte edebileceği bu frekansın iki katı frekanslara da duyarlı olmadığından emin olmalısınız. Bir sonraki adımsa filtreleri büyük akım dalgalarına soğuracak şekilde bağlamaktır.

      Elektromanyetik silahların kullanımının başlayıp başlamadığı henüz kesinleşmemiş olsa da, bilgisayarınızın bir dahaki çöküşünde Bill Gates'i suçlamadan önce pencerenin kenarına gidin ve cadde boyunca park etmiş şüpheli bir kamyon olup olmadığını kontrol edin. Hatta bilgisayarınıza mikrodalga patlaması gönderenler, binanın içinde de olabilir.
      http://www.wekatronik.com/e_bomba.asp


      E-bomba gerçek mi?
      Elektronik cihazlara kullanılmaz hale getirecek derecede hasar veren; iletişim, savunma, ulaşım sistemlerini felç eden, ancak insana ve canlılara doğrudan zarar vermeyen bir bomba mümkün mü?

      ■ E-bomba, yani elektromanyetik bomba kavramı ile Türk kamuoyu 17 Ağustos 1999 depremi sonrasında tanıştı. Komplo teorisyenleri, depremden kısa bir süre sonra Türkiye'nin Ankara'nın batısında kalan kısmında telefonların kesilmiş olmasını e-bomba ile açıkladılar. Teorilere göre, deprem insan eli ile yaratılan bir deneyin kontrolden çıkmasıyla oluşmuştu ve depreme neden olan Amerika, suç delillerini yok edene kadar kimsenin harekete geçememesi için bölgedeki tüm iletişim olanaklarını karartmıştı. Komplo teorisyenlerinin elini güçlendiren ise dönemin Cumhurbaşkanı'nın televizyonda, “benim de telefonlarım kesildi,” demesiydi. Böylece ertesi günün gazeteleri kullanıldığı yerdeki iletişim sistemlerini çökerten e-bomba teorileriyle dolmuştu. E-bombaları gündeme oturtan bir diğer olay ise son Irak savaşı ertesinde, savaşa taraf olan batı ülkelerinin önemli şehirlerinde arka arkaya meydana gelen dev elektrik kesintileriydi. Dünyanın en büyük şehirleri arka arkaya, günlerce karanlıkta yaşamak zorunda kalmış, meydana gelen ekonomik kayıp milyarlarca dolarla ifade edilmişti. Komplo teorisyenleri yine e-bomba iddialarıyla demeçler veriyordu ama bu kez hiçbir hükümet e-bomba iddialarını yalanlayan doyurucu bir açıklama getire-, miyordu.

      Elektromanyetik bomba nedir?
      1958 yılında Pasifik okyanusunda hidrojen bombası denemesi yapan ABD, tesadüf eseri bir bulguyla karşılaştı. Hidrojen bombası geniş bir manyetik alan oluşturup yüzlerce kilometre uzaklıktaki Havvai Adaları ve Avustralya'da kimi elektronik cihazların bozulmasına yol açtı. Bulguları değerlendiren bilim adamları 1925 yılında Arthur Compton isimli bir fizikçinin ortaya attığı Compton teorisinin doğru olduğunu, nükleer patlamaların atmosferin geniş bir alanında oksijen ve nitrojen atomlarındaki elektronların büyük bölümünü yörüngelerinden çıkartıp, serbest hale getirdiğini saptadılar. Böylece, EMP (Elektromagnetic Pulse) denilen kavram ortaya çıktı.

      E-bomba'nın mantığını anlatabilmek için verilecek en iyi örnek radyo dalgaları olacaktır. Havada serbest olarak dağılan, duvarlardan, engellerden geçen çok zayıf elektrik dalgaları olan radyo yayınları, elektrik akımının bir ses işaretini barındıracak şekilde şifrelenmesi mantığına dayanıyor. Alıcı radyo cihazı ise metal bir anten vasıtasıyla bu elektrik dalgalarını çekiyor ve antene temas eden akım, çok basit bir açıklamasını yapmak gerekirse, transistörlere, radyonun elektrik akımı içindeki şifreyi çözmesini sağlayan yongalara ulaşıyor. İşte e-bomba mantığı burada ortaya çıkıyor. Eğer havadaki bu elektrik akımının şiddetini yeterince art-tırırsanız, radyonun içinde bu akımla temas eden hassas elektronik devreleri yakarak radyoyu kullanılmaz hale getirebiliyorsunuz. E-bombalar da benzer şekilde, bir bölge üzerinde çok yüksek bir elektrik akımı yaratarak elektronik cihazların kullanılmaz duruma gelmesini sağlıyor.

      EMP silahlarının varlığı daima inkar edildi ama bu silahlarla yapılabilecek bir saldırı, 1960 ile 1990 arasında ABD hükümetlerinin en büyük korkusu oldu. Sovyetler Birliği'nin ABD'nin 50-60 kilometre üzerinde patlatacağı bir nükleer bombanın tüm ABD çapında elektronik sistemleri yok edeceği; böylece hasar gören iletişim, ulaşım, savunma ve lojistik sistemleri yüzünden devre dışı kalan ABD ordusunun bir Sovyet işgalinin önüne geçemeyeceği olasılığı bir hayli ciddiye alındı.

      Bu gün askeri stratejistler, varlığı ABD tarafından inkar edilse de, EMP silahlarının, e-bombaların varlığının inkar edilemez olduğunu ve 1994'ten beri envanterde bulunduğunu söylüyorlar. Yaygın olan görüş, ABD ordusunun gizli silah depolarında Cruise füzelerine takılabilen yüksek güçlü mikro dalga bombalarının bulunmasının mümkün olduğu. Zaten, son derece pahalı olduğu düşünülen bu silahların ötesinde, sıradan bir mühendislik eğitimi alan herkesin su boruları ve elektrik telleriyle yapabileceği, birkaç yüz metre ila bir – iki kilometre çapındaki bir alandaki elektronik sistemleri felç edecek kısıtlı güçte e-bombaların planlarının internetteki sitelerde detaylarıyla anlatıldığı bir ortamda, ordu yapımı güçlü e-bombaların varlığından kimse şüphe etmiyor.

      E-bombalara karşı önlem almaksa teorik olarak imkansız değil. Hassas askeri malzemeler, elektrik yüklemesine karşı özel olarak yalıtılmış olarak üretilebiliyor ve e-bombalardan etkilenmiyor. Ancak bugünün orduları, hatta çatışmalarda e-bomba kullandığına inanılan ABD ordusu bile tüketici elektroniğinde kullanılan sıradan bileşenlerle üretilmiş elektronik cihazlarla donanmış olduklarından, e-bomba tehdidi tüm dünya ordularında en korkulan ve en etkili saldırı yöntemlerinden biri kabul ediliyor.
      bkz :  http://www.trmilitary.com/forum/viewtopic.php?p=21316

13 yanıt dizini görüntüleniyor
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.