Birkaç yıl önce, Danimarka gazetesi ”Politiken” de yayınlanan Türkiye ile ilgili bir yorumu, bir yazımda işleyerek sizlere duyurmustum..O yorumda bence en can alıcı cümleler bence şunlardı:
” Türkiye artık yavaş yavaş uniter yapıdan pluralist (çoğulcu) bir yapıya doğru kaymaktadır..Türkler kimliklerini sorgulamaya başlayacaklardır..Avrupa çok dikkatli olmalı, bu süreci aksatmamalıdır…”
Bir süredir Türkiyede gündeme getirilen alt-üst kimlik tartışmalarını görünce, hemen bu yorum aklıma geldi..Biz halâ birbirimizi paranoyaklıkla suçlayalım, Batı ne istediğini gayet iyi biliyor ve bunu elde edebilmek için çok sabırlı ve kararlı davranıyor.
Emin Şirin bey’in yazısından aldığım, Recep Tayyip Erdoğan’ın çeşitli zamanlardaki söylemlerini iceren cümleleri de aşağıya alıyorum:
“Ben de Gürcüyüm. Ailemiz Batum’dan Rize’ye göç etmiş bir Gürcü ailesidir”.
“Gazetenin bir tanesi yazmış ‘Türkiye Türkler’in’ diye. Ahlaksız bu, hayasız. Neden eğer bunun derseniz, Türkiye’yi 30’a bölersiniz. Çünkü Türkiye’de sadece Türkler yaşamıyor: Türkiye’de Kürt’ü de var, Laz’ı, Çerkez’i de var. Türkiye’de yaşayan herkes Türk’tür diyor. Olmaz böyle şey. Biz diyoruz ki Türkiye, Türkiye’de yaşayan herkesindir”.
“Biz de, Türkiye’de Türkiyelilik bilincini yakalamalıyız. Bunu bir de Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı bilinci ile zenginleştirmeliyiz.”
“Etnik unsurlar vardır. Kürt’ü vardır, Laz’ı, Çerkez’i, Gürcü’sü, Arnavut’u, Boşnak’ı, Türk’ü vardır. Bunlar ülkemizde bir alt kimliktir. Bunun bir tek üst kimliği vardır; o da Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığıdır.”
“Kürt sorunu ve şu anda adını saymadığımız tüm siyasal, ekonomik veya kültürel sorunlar, ülkenin genel prensiplerinden ayrıştırılmamalıdır. Hepsi, demokratik cumhuriyet prensipleri içerisinde ele alınmalıdır”.
Bu sözlerin başbakan tarfından sarfedilmesi, Türkiyede bir işaret gibi algılandı ve her platformda alelacele Türk kimliğini masaya yatırma denemeleri başladı..
Allahtan Türk milletini alt kimlik seviyesine indirme gayretlerine tepkiler çok güçlü oldu. Bu tepkiler karşısında “ yanlış “ anlaşıldı manevraları ise “ yinede temkinli olarak ve diş göstererek” hemen devreye girdi ..
Ancak Türkiyede çok tehlikeli bir yolun önü, hemde Türkiyeyi bu tehlikeli yoldan korumakla görevli olan zevat tarafından açılmıştır..Rehavete devam edersek, birşeyleri hedefleyenlerin “ canım birşey olmaz” ninnisine yatarsak, pişmanlığın fayda vermeyeceği bir noktada kendimizi buluruz…
Ben, bu tartışmaların içinde olan tipleri biraz açmak istiyorum..
Konunun “uzmanları” sosyologlar, psikologlar, harıl harıl belli medya organlarında “Türk kimliğinin önemsizliğini” ispatlama peşindeler..
Gazeteciler, toplum barışının sağlanması için Türklüğü pres makinasına, etnik grupları ise şişirme makinasına koyma uğraşındalar..
Vatansız sermaye, her zaman olduğu gibi pusuya yatmış, en iyi rant ortamının neyi desteklemekle mümkün olacağını hesaplama gayretindeler…
Bu tarzda konuşanlara baktığımızda , büyük çoğunluğunun zaten toplumdan kopuk, sıkıntı çekmeden, milli ve manevi değerleri hiç önemsemeyen aile ortamlarında yetiştiklerini görüyoruz..
Belki yanılıyorum ama, ben bu vatanın çilesini hiç çekmeyenin, ekmeği için toprağıyla cebelleşmeyenin, yokluk, yoksulluk görmeden büyüyenlerin fazla vatan ve millet sevgisi taşıyacaklarına pek inanmıyorum..
Bu güruhun tepelerinde hangi bayrak dalgalanırsa dalgalansın pek farketmez..Yeterki rahatları bozulmasın, hatırları sayılsın, sırça köşkten içeri rüzgâr girmesin…
Sayıları çok fazla değil, ama bir kazan sütün ortasındaki kapkara bir leke gibi farkedilmeyi, dikkat çekmeyi biliyorlar, bu ortam kendilerine hazırlanıyor..
Hedefleri, “ilmi” ağızlardan yapılan açıklamalarla, milletin kafasını bulandırmak, Türklüğü önemsizleştirmek, etnik milliyetçiliği kışkırtıp güçlü göstererek psikolojik olarak Türk milletinin direncini ve kimliğindeki kararlılığını kırmak, Türkiyeyi federal bir yapıya doğru itelemek…
Sonrası.. Sonrası bunları hiç ilgilendirmiyor..Oluşacak duruma göre kendi pozisyonlarını koruyacak, güçlendirecek yeni stratejileri mutlaka geliştireceklerdir…
Bu arada bu asalakların fikir kaynağı Batı, Batı Trakyada, Bask bölgesinde, Fransada,Doğu Avrupada şiddetli baskı altında tutulan etnik grupların feryatlarına kulak tıkamayı tercih ediyor..
Danimarka kendisinden binlerce kilometre uzaktaki, Danimarkalıların hiç bir zaman yaşamadıkları küçücük bir kayalık ada için Kanadayla uğraşıyor.
Avrupanın birçok yerinde rengi siyah olduğu için yolda dövülerek çocuklar öldürülüyor, içinde yabancıların uyuduğu evler ateşe verilerek yakılıyor, insanlar katlediliyor..
Batı, dünyanın yedi kıtasında, ardında kan ve zulüm bırakarak bu güne gelmiş..Amerikada, Okyanusyada, Afrikada ,Asyada soykırımlar yapmış..Atom bombasını sivil halkın tepesine bırakarak yüzbinleri bir anda katletmiş..
Ama Batı, tarihinin hiç bir döneminde bu pislikleri asla kendine bulaştırmamış Türk milletinden, insan haklarını uygulamasını talep ediyor…
Bizim “Tom Amca” larda, Batının tüm insan hakları ihlâllerine göz yumarak, Türkiyede onların papağanlığını yapıyorlar..
Yakında ,milliyetin-ırkın hiç öneminin olmadığını iddia edenler, şundan emin olunki, antropologları konuşturarak Türkiyede Türk ırkından olanların sayısını üçyüz çadır ahalisine indirme gayretlerine gireceklerdir..
Bu arada güya Türklüğü savunanlarda, Türklüğü tarif ederken, – Türkiye Cumhuriyetini kuran ve bu ülkeye vatandaşlık bağlarıyla bağlı olan insanlar- diyerek, hiç bir ilmi değeri olmayan, köklerimizi koparmaya yönelik bir çabanın içine , Atatürkü de şahit göstererek, girdiler..Üstelik “ bu tarife karşı çıkarsanız Türkiye bölünür” tehdidini de beraberinde ortaya sürerek…
Halbuki Atatürk, Türk tarihini ta Oğuz han’a kadar,Türk kimliğinin temeli olarak görmüş, Türkiyenin dışında yaşayan soydaşlarımızdan ve onlara karşı sorumluluklarımızdan bahsetmiş, “damarımızdaki asil kanımızı” kudret kaynağımız olarak göstermiştir..Türk soyu üzerindeki titizliğini gösteren birçok davranışını buraya yazmak istemiyorum..Bilenler gayet iyi bilir..
O büyük Türk kahramanının , toplum huzuru, birlikte barış içinde yaşamak ve bizim sorumluluğumuzdaki etnik grupların gönlünü almak için, gayet yerinde olarak söylediği sözleri ise, sahte Atatürkçüler bugün Türkiyeyi Türk hakimiyetinden kurtarabilmek için kullanıyorlar..
Türkiye Cumhuriyeti devleti, beşbin yıllık Türk tarihinin bu günkü ucudur..Varlığımız geçmişimizden dolayıdır..Bu milletin makamlarında oturanlar bunu çok iyi bilmeli ve unutmamalıdırlar..
Türklüğün tarifi gayet kolaydır, art niyeti olmayan her insana görede en doğru tariftir…
Kendini Türk hisseden ve kalbinde başka bir milletin gururunu taşımayan herkes Türktür. Daha kesin bir ölçümü istiyorsunuz? Türkçeden başka anadili olmayan herkes Türktür..
Ben kendimi Türk hissediyor, bundan gurur duyuyor ve mutlu oluyorum..Dünyadaki Tüm Türkleri seviyorum..Yüreğimdeki bu duygular bana başka bir arayış içine girmeyi tamamen gereksiz kılıyor..
Peki “mozaik” Nazlı Ilıcak hanımın dediği gibi Kendini Türk hissetmeyenler, Türkçeden başka anadili olanlar ne olacak ?
Onlarda nasıl hissediyorlarsa öyle ve Türk ülkesinde, Türkün yönetiminde serbestçe ve rahatça yaşayacaklar. Türke ihanet etmeden, Türkiyeye ihanet etmeden..
Birde kendi dalgasında olan “Kürtleri temizleyelim” havasındaki, İslâm dinine saldıran tek tük donkişotta ortada dolanıyor..Tabii mütareke basını, kendi işine yaradığı için bunları da şişirerek büyük göstermeye çalışıyor..
Türk milleti güçlüdür ve büyüktür..Büyüklüğüne yakışır bir vakar içinde olmalıdır..Devletimize düşen, sorumluluğu altındaki insanlara rahat yaşama imkânı temin etmek, ihanet edeni ve suç işleyeni ise Türk kanunları çerçevesinde cezalandırmaktır..Kişilerin kızgınlıkları, intikam duyguları devlet politikası olamaz, bunu yapan devletde devletlikten çıkar, aşiret seviyesine iner..
İslâm dinine karşı mücadele etmek ise bu millete yapılacak en büyük kötülüklerdendir.. Türk dünyasının içinde birkaç milyon müslüman olmayan soydaşımız vardır ve onları inançlariyla soydaşımız olarak kabul ediyoruz..Ancak Türk dünyasının yüzde 98’ inin sahip olduğu inanca saldırmak sadece bu milleti parçalamak isteyenlerin işine yarar..
Sonuç olarak “Türk kimliğine” karşı çok cepheli ve çok kapsamlı bir saldırı başlatılmıştır.. Hedef psikolojik çökertmedir…Ortaya sürdükleri tezler ,sayılar, fikirler yalandır..
Gerçek ise şudur:
Bu devlet bir Türk devletidir..Soyuyla, diniyle, diliyle, tarihiyle, kültürüyle Türk olanlar insanlarımızın en az % 90’ını meydana getirirler..Kim kendini ne hissediyorsa ona saygılıyız..Bizim devletimizde, bizim korumamızda, bize ihanet etmeden rahatça yaşayacaklardır..
Biz kendimizden emin oldukça, işbirlikçi medyanın psikolojik savaşından etkilenmedikçe ve birbirimize düşmedikçe, dış güçler ve bölücüler asla başarılı olamayacaklardır, Ülkemiz Türk olarak yeni bin yıllara yürüyecektir…
Saldırıya uğrayan kendini toparlar..İnşallah Türk kimliğine yapılan bu saldırılar, Türklüğü¨müzü pekiştirmemiz için bir vesile olacaktır…