Yeraltı Örgütü
Kepirtepe Öğretmen Lise'sinde yatılı öğrenci olarak okuyordum.Ortaokul 3.sınıfa geçmiş ve büyük bir arazi üzerine kurulu 6 yıllık okulumuzun 3 .senesinde epeyce sıkılmıştım…
Bir gün öğlen yemeği çıkışı arkadaşım Birol ile yeraltı örgütleri hakkında sohbet ediyor ilginç ve gizemli şeylerden bahsediyoruz. sonra konuşmamız ilginç bir şekle dönüştü ve biz geçmişte okulda gerçekten yerinaltında bir örgüt kurulmuş olabileceğini düşünmeye başladık ve en muhtemel yer olan okulun en eski ve yıkılmış binalarından Hamam dediğimiz binaya keşif yapmaya ve virane binada bir gizli bölme aramaya başladık . Aradığımız gizli bölmeyi bulamayınca aklıma şöyle bir fikir geldi madem yerin altında bir örgüt yok neden biz yer alyında bir örgüt kurmayalım ….. Bu fikir 6 kişilik örümcek çetesi ismini verdiğim ekip arkadaşlarıma da pek mantıklı geldi yerin altında tünel ve odalar kazıp ana binaya kadar ulaşmayı istediğimiz zaman okul üstündeki binaların altından koridor kurarak istediğimiz bilgi ve belgeye ulaşmayı. kameralar tv ler ve bilgisayar alarak (hepimizin ailesi yurt dışında çalışıyor ya) teknloji üssü kurmayı hayal ettik .nede olsa önümüz de lisede dahil 4 sıkıcı sene daha vardı.
Eski hamamın penceresinden girilebilen odalarından birinin döşemesindeki bir kırıktan binanın taşlarla örülü temeline ulaşıp bir boşluk bulduk.Yangın kolundan yürüttüğümüz kazma ve kürekle binanın toprak zemininde yerin altına doğru gece gündüz ve dönüşümlü olarak (ve büyük riskler alarak) kazmaya başladık.Yerin altında kuracağımız odanın tahtalarını boyalarını ayarlamış ve daha birçok alet ve edavat hazırlamıştık nede olsa koskoca yatılı okul ki zamanında Eğitim Enstütüsü imiş her türlü atölye ve alet mevcur ….. Hafta sonları nöbetleşe ilçeye inip gece kazısı için mumlar alıyor ve yeraltı imparatorluğumuzun ilk temellerini atmak için gece gündüz çalışıyorduk.
Kazımız hızla ilerliyor bizim bu kapalı ve gizli çalışmalarımızdan şüphelenen sınıf bir şeyler öğrenebilmek için peşimizde dolanıyordu. Artık kuyumuz iki metreye kadar ulaşmış boyumuzu geçmişti artık tünelimizin yatay koridorlarına geçmeye başlamış Yönetimin yer aldığı ana binaya doğru yön vermiştik.
Özellikle gece çalışmalarında herkes yatakhanede yatarken elinde fener dolaşan bekçiden kaçarak tarihi bir binanın temelini oluşturan kocaman taşların altında mum alevinin o esrarengiz oynayışları altında gizli bir iş yapmak,kazmak kendimi o dönemde serisini okuyup yuttuğum çocuk klasiklerindeki kahramanlardan biri gibi hissetmemi sağlıyor bazen deniz altında 20 000 fersahtaki kaptan Memo oluyor bazen aya yolculuk yapıyor bazen ıssız adadaki Robinson oluyordum.
Bir öğlen yemeği vakti güneş yakıcı ışınlarını gelişmekteki bedenimize tüm cömertliği ile gönderirken başka sınıftaki bir arkadaşımla yemekhaneden çıkmış e5 karayolunun üstümüzden geçtiği tünelden lise bölümünün ve idarenin bulunduğu ana binaya doğru yürüyorduk.Ağaçlıkların ortasından Hilton dediğimiz ve orta okulun bulunduğu yere doğru giden ince ve uzun yola geldiğimizde eski kütüphanemizin biraz ilerisinde Eski hamamın olduğu terkedilmiş binadaki hareketliliği gördüğümde sırtımdan aşağıya doğru inen boncuk boncuk terler hissettim. :-X :-X
Aynı kalabalığı durumdan haberi olmayan arkadaşımda farketmiş adımlarını sıklaştırmıştı.Ama benim bacaklarıma bağlanan görünmez ağırlıklar yaklaştıkça ağırlaşıyor aklımdan sürekli yer değiştiren düşünceler tüm ihtimalleri gözden geçiriyordu.
Kalabalığa yaklaştığımızda herkes birbirini sıkıştırarak pencereden içeri girmeye çalışıyordu. Dışarıya çıkan herkes Gözleri irileşmiş kalbi hızla atarak çeşitli hikayeler anlatıyordu.Orada kaldığım bana bir gün gibi gelen 5 dakika içerisinde savaştan önce altınlarını gömmüş ve çıkartmaya gelmiş bir ermeninin,bir gece önce gözlerinden ışıklar saçarak bu yöne koşarak giden bir adamın ve daha birçok hayaletin hikayesini dinlemiştim.
Şaşkınlığımı atar atmaz oradan uzaklaşmış ve çetemin üyelerini aramaya koyulmuştum ..İlk bulduğum Hakan ismindeki (ki biz ona kung Fu daki adama benzediği için Çhavlin yada her neyse diyorduk ) arkadaşım oldu. hemen gidip kalabalıktan faydalanarak eşofmanlarımızı ve başka özel eşyalarımız varsa onları almasını söyledim ve diğer arkadaşlarımı bulup her birisine ağızlarını sıkı tutmalarını tembihledikten sonra bizde uydurulan hikayeleri keyifle dinlemeye ve başka hikayeler uydyrmaya devam ettik.
Jandarmanın Jeep i ve okul idari heyetinin gelmesi yaklaşık yarim saat sürdü . Toprak parçalarını ve orada buldukları aletleri dikkatlice alarak incelemeye götüren askerleri hep birlikte seyrettik.Sanırım neler hissettiğimizi uzun uzadıya söylememe gerek yoktur .Daha sonraki günler komser kolombo dediğimiz baş müdür yardımcımız İzzet bey her sabah o bölgeye gitmesini ve düşünseli düşüncelş oralarda dolaşmasını seyrettim.sanırım belgeler ve bilgiler küçük örgütümüzü bulmaya yetmemişti fakat bu kısım artık beni fazla endişelendirmiyordu .Daha çok hissettiğim şey artık heyecan duymayışım ve biten her kitabın sonunda hissettiğim yaşamış olmanın verdiği farklılık duygusuyla bu hikayenin bitmiş olmasının hüznünün bileşimiydi..
Ertekin Karakaya