ATATÜRK NEDEN HEDEF ALINIYOR ????

2 yanıt dizini görüntüleniyor
  • Yazar
    Yazılar
    • #44364
      inanç şinel
      Katılımcı

      Atatürk, neden hedef alınıyor?

      Zafer Üskül’ün, “Anayasa’dan Atatürk milliyetçiliğini çıkaralım” sözleri, daha eski bir tartışmayı hatırlattı!
      Foreign Affairs dergisinde, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Avrupa Birliği’ne bakışıyla ilgili ortak bir makale yayınlayan üç yazar; Ersin Aydınlı, Nihat Ali Özcan ve Doğan Akyaz, “AB süreci, ordunun Türkiye’ye dönük tehditleri bertaraf etmeyi amaçlayan ideolojisini sürdürme gereği duymadığı bir noktaya gelirse, TSK Kemalizmi de yeniden tanımlar” ifadesini kullanmışlardı!

      ***

      Aslında “Egemenlik kavramı değişmiştir” veya “Egemenliğin devri tartışılmalıdır”, hatta “TSK’nın Avrupa Birliği’ne karşı olduğunu söyleyeni Allah çarpar” gibi sözler, bu tanımlama girişiminin yeni bir şey olmadığını göstermektedir.

      Bu yönelimin gerek Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, gerek Atatürk ideallerini içtenlikle sahip çıkan aydınlarda ve gerekse Türk halkında taban bulduğunu söylemek mümkün değildir. Bu yönelim, milli ülkülerin ortadan kaldırılması sonucunu doğurur.

      Bu yönelim, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini ortadan kaldırmak, hatta Türkiye’yi ortadan kaldırmak sonucunu dahi getirebilir.

      Şu var ki, “Atatürkçülük; tam bağımsızlık, millet egemenliği, hukukun üstünlüğü ve ulus devlet genel ilkelerine dayanır” ise, hiçbir emir komuta zinciri ile bu ilkeler yeniden tanımlanamaz. Bir milletin varlığını ilgilendiren böyle ciddi bir konuda hiç bir kurum veya kuruluş karar alamaz. Çünkü milletin geleceğine milletin kendisi karar verir.

      Bu karar, milletin ortak ruhundan çıkar! Millet, kimseye bu konuda bir yetki vermemiştir! Kemalizmi veya cumhuriyetin kuruluş felsefesini yeniden tanımlamak gerekirse, bu, Atatürk’ün yaptığı gibi, “milletin vicdanında ve geleceğinde bulunan büyük gelişme kabiliyetini, bir millî sır gibi vicdanında taşıyarak, yavaş yavaş bütün bir topluma uygulatmak mecburiyetini hisseden” ve milletinin bütün özelliklerini kendi bünyesinde bulunduran; milletini omuzlarında taşıyan insanların işidir!

      ***

      Peki neden hâlâ Atatürk hedef alınıyor?
      Suat İlhan, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerini incelerken şu tarihi tespiti yapmıştı:
      “Atatürk devriminden yani 1920’den önce, bugün Batı dediğimiz medeniyetin elindeki topraklar, 25.5 milyon mil kare idi. 1993’te bu rakam 12.7 milyon mil kareye, yani yarısına düşmüştür.

      İslam dünyası ise 1920’de 1.8 milyon mil kare üzerinde egemenlik sahibiydi. 1993’te İslam dünyasının sahip olduğu topraklar 11 milyon mil kareye yükselmiştir.”

      İşte, 1923’den beri süren mücadeleyi, kimin kazandığı bu rakamlarla ortadadır. Avrupalılar, Amerikalılar, Atatürk adını duyunca, bu yüzden ifrit kesiliyor. Çünkü İslâm dünyasını ayağa kaldıran güç, Atatürk modelidir!
      Bugün ABD ve AB, hedef tahtasına İslâm’ı düşman olarak yerleştirdi ve Afganistan ve Irak işgallerine girişti.

      İslâm Dünyası’nı, yani enerji coğrafyasını ele geçirmeleri, Türkiye’yi ele geçirmelerine bağlıdır. Türkiye’yi ancak işbirlikçi bir ılımlı İslâm modeli ile elde edebilirlerdi. Türkiye elde edilince İslâm dünyasının içine Truva atı olarak sokulacaktır. Bunun için Atatürk’ü yıkmaya çalışıyorlar!

      Çünkü Atatürk, Türkiye’nin sigortası, Türkiye ise İslâm dünyasının en büyük
      güvencesidir! 

      ARSLAN BULUT , YENİÇAĞ

    • #53178
      inanç şinel
      Katılımcı

      Yeni Osmanlıcılık ya da Büyük İsrail!

      ABD Başkanı Bush’un “Büyük Ortadoğu Projesi” diye 2004 yılında Tayyip Erdoğan’a tebliği ettiği ve eş başkanlığını kabul ettirdiği proje, İngiltere tarafından 20. Yüzyıl’ın başında hazırlanmış, ancak Çanakkale’de Atatürk’ün dehasına çarparak 100 yıla yakın bir süre rafta beklemişti.

      Bu modele göre, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu ve Orta Asya diye dört adet federasyon kurulacak, bunlar “Ilımlı bir halife” şemsiyesinde birleştirilerek bir konfederasyonla yönetilecekti. Büyük Orta Doğu, “Büyük İsrail” demektir!

      ***

      Tevrat’taki Büyük İsrail’in içinde bugünkü İsrail, Lübnan, Ürdün, Suriye’nin Fırat’ın altında kalan bölümü, Irak’ın Fırat’a kadar olan bölümü ve Suudi Arabistan’ın kuzey kısımları bulunuyor. İsrail, Tevrat’taki bu hedefi genişleterek Türkiye’nin Fırat’ına kadar uzatıyor ve Kuzey Irak’ta Fırat’ın doğusunda yer alan Türkmen-Kürt bölgesini de hayal ettiği ülkenin toprakları arasında sayıyor. Barzani ve Talabani de örgütlendikleri günden beri İsrail’in askeri eğitim ve mali yardımlarından bu hayal uğruna faydalandı.

      Büyük İsrail projesinin gerçekleşebilmesi için önce Türkiye’nin yönetim yapısının değiştirilmesi gerekiyor. Atatürk’e bu sebeple saldırıyorlar.

      Bununla birlikte, Türk kamuoyunun önüne İslamcı, Turancı veya Osmanlıcı perspektifler getirmeleri de lâzım ki Türk halkından destek bulunabilsin ve Ortadoğu Birleşik Devletleri Projesi uygulanabilsin.

      Büyük Orta Doğu, yani Büyük İsrail projesini, Özal döneminde Türkiye’nin büyümesi gibi göstererek, uygulamaya çalıştılar. “Federasyonu tartışalım” lafının altında yatan Türk-Kürt federasyonu idi. Böylece “Büyük Kürdistan” , yani “Orta İsrail” kurulmuş olacaktı!

      ***

      Aslında bu plan, 1996 yılında Bernard Lewis’in İstanbul’da verdiği “Orta Doğu’nun çok yönlü kimliği üzerine” konferansından önce, 1991 yılında yine İstanbul’da, Sosyalist Enternasyonal toplantısında dönemin İsrail Dışişleri Bakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı Şimon Perez tarafından da kısmen açıklanmıştı. Perez, o zaman, 21’inci yüzyılın su savaşları ile başlayabileceğini söylemiş ve çözüm olarak da “Orta Doğu Güvenlik ve İşbirliği Konferansı” toplanmasını, hatta Türkiye’nin önderliğinde bir “Orta Doğu Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı” kurulmasını önermişti…

      Bu öneriyi, daha sonra MHP’nin 2002 seçim bildirgesinde İsrail’in de dahil edildiği “Doğu Akdeniz Birliği” olarak gördüğüm zaman, kimin hangi makama ne amaç için yerleştirildiği sorusunu sormaya başladım ister istemez!

      ***

      03 Mart 2004 günü Ankara’da Ticaret Odası’nda Atatürkçü Düşünce Derneği’nin düzenlediği ve kuvvet komutanlarının eşleriyle birlikte katıldığı olağanüstü bir toplantıda Prof. Dr. Anıl Çeçen, ABD Başkanı Bush’un Endonezya’da söylediği “Hıristiyan alemi ile bir meselemiz olduğunda Vatikan ile görüşüp hallediyoruz, Ama İslam aleminin böyle bir otoritesi yok, mesele ortada kalıyor” tarzındaki sözlerini hatırlatmıştı. .

      Tayyip Erdoğan’ın 2004 yılı başında ABD’de “Son Osmanlı” Osman Ertuğrul ile görüşmesi ve TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın Neslişah Sultan ile birlikte sergi açması da önemli işaretlerdi.

      Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığını niçin bu kadar istiyorlar anlaşılmıyor mu?

      arslan bulut, yeniçağ

    • #53179
      ozan
      Katılımcı

      kardeşim sana  başka  bir  örnek veryim

      eğerki  TÜRK alemi olmasaydı  islamiyet  Mekke  ile  MEdine  arasında  sıkısır  kalır  dunyaya  yaılmazdı .

      bazılarının kuyruk  acısı  burada  bunun içindirki  sadece  ATATÜRK e  değil  yer yuzundeki  butun  TÜRK leri  hedef  olarak  göruyorlar  bu  cok ince  bir  nokta  burayı  millet  olarak yakalarsak  zaten  körduğümü  cözmeye  başlarız  demektir .

        dunya  capındaki  olumsuz  haberlerin içine  mutlalka  ya  TÜRK lül  ya  MÜSLÜMA lık bunları  serpiştirip bizleri  lense  etmek istiyorlar.

      ekomomi siyaset politika  terör  butun bunların ufak bir  parcası  ve  bi yanda da  TÜRKE  LİDER  DEĞİL  BOP UN EŞ BAŞKANI  VE  TÜRKİYE….

      HER ZAMAN DEDİĞİM  BİR  SEY  VAR  BUTUN BUNLAR  SÜRÜP GİDERKEN
      YUCE  ONURLU  TURK MİLLETİNİN  SABRI  SINANIYOR  VE  YERYUZUNDEKİ  ONURSUZLAR  SEREFSİZLER  KADAR  CESARETLİ  OLMAYA  ZORLANIYORUZ  AYNI ZAMANDA  KONU  BOP  EŞBAŞKANINA  GELMİŞKEN

      **** KENDİNE  GUVENEN  İNANMIŞ  ONUR ŞEREFLİ  TÜRK MİLLETİNİN HER  FERDİ  TEK BAŞINA  İKTİDARDIR …****

      …..kanserden  veremden  yatakta  ölmektense  kahpe  kör  bir  kursuna  hedaf  olarak  ölmeyi  tercih ederim……
                                                                                                  SAYGILAR……..

2 yanıt dizini görüntüleniyor
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.